28 Ekim 2018 Pazar

Sekiz Milyon Ton Atık Kağıda Alıcı Aranıyor


Adresi (1) verilen yazı, Risi’de 30/08/2018’de yayınlandı. Yazının içerisinden alınan üç paragraf ise şöyledir:
 
Yazıda özetle, Çin Ekoloji ve Çevre Bakanlığı’nın 2020 (veya öncesinde) atık kağıtlar dahil, katı atık ithalatını yasaklayacağı yazıyor. Yasaklamanın yalnızca Avrupa’ya karşı mı olduğu net değil, ancak yazar Avrupa’yı bekleyen tehlikeden bahsediyor.
Peki Avrupa’nın problemi ne kadar büyük? Çin’e ihraç edilen atık kağıt miktarı nedir?

Grafiği (2) nolu kaynaktan aldım. Buna göre Avrupa’dan Çin’e giden atık kağıt miktarı 8,2 milyon tondur. Yazımın başlığındaki sekiz milyon ton buradan gelmektedir. (3) numaralı kaynağa göre, 8,2 milyon tonun 1,8 milyon tonu karışık atık kağıttır. 6 milyon tonunun oluklu mukavva atığı olması muhtemeldir.
Çin bir kez daha ülkemizde ve Avrupa’da kahverengi kağıt ile oluklu mukavva sektörlerini derinden etkileyecek. Peki bu kadar atık kağıdın bollaşması, piyasamızı nasıl etkiler diye düşündüğümde;
Atık kağıt fiyatları düşer, toplanan atık kağıdın yok edilmesi problemi ortaya çıkar. Avrupa atık kağıdı yakmayı veya az gelişmiş ülkelere göndermeyi düşünebilir.
Atık kağıt bolluğu, kahverengi kağıt fiyatlarını düşürebilir. Küçük kapasiteli kağıt fabrikaları kapanabilir.
Kağıt esaslı atıklar para etmediği için acaba piyasaya çıkacak ambalaj miktarını azaltsak mı diye düşünenler olabilir. Çok sefer kullanılan plastik kasalar benzeri depozitolu kutular gündeme gelebilir.
Bizim gibi Avrupa’dan atık kağıt ithal eden ülkelerdeki toplama-ayrıştırma işleri önemini kaybeder. İthalat daha cazip olacağından, ülkemizdeki geri toplama miktarı azalabilir. Bu durumda kağıt esaslı atıklar daha çok çöpe gitmeye başlayabilir.

Çare?
Avrupa bir şekilde kendi çözümlerini geliştirir. Esas soru, Türkiye’nin ne yapması gerektiğidir?
Atık kağıt ithalatı hemen yasaklanmalı ve içeride toplanan-ayrıştırılan hurda miktarı hızla arttırılmalıdır. Şimdilerde gündemde olan “sıfır atık” gibi kampanyaların arkasında bazı yasal düzenlemeler (ithalat yasağı, evlerde geri kazanılacak atıklarla çöplerin ayrı toplanması gibi) şarttır.

Türkiye 2018’in ilk altı ayında (Selüloz ve Kağıt Vakfı verilerine göre) 437 bin ton hurda kağıt ithal etmiştir. 2017 hurda kağıt ithalatı şöyledir:

Atık kağıt ithalatının yasaklanması için Türkiye en uygun zaman dilimindedir. Kağıt fabrikaları yeterli siparişleri olmadığından ayda bir hafta – on gün durmaya devam ederken sektörün ithalat yasağına uyumu kolay olacaktır.
Atıkların toplanması işi, işsizliğin azaltılmasında çok büyük potansiyele sahiptir. Toplama-ayrıştırma işlerinde çalışanların sigorta primlerinin devletçe karşılanması düşünülmelidir. Ve hatta toplanan atık miktarına göre devletçe teşvik primi verilmesi, sektörün kayıtlı hale gelmesini destekleyecektir.

Geçen yıllarda olduğu gibi devletimiz, “kağıt fabrikaları çok para kazanıyor, sokaklarda toplayanları kadrosuna alsın” veya “sokak toplayıcıları olmasın, şirketler toplasın” gibi kolay ama gerçekleşmesi imkansız masa başı çözümlere gitmemelidir. Bunun yerine atık toplayıcılarını kayıt altına almak üzere teşvik primi ciddiyetle düşünülmelidir. Konuya yukarıda Çin’in yaptığı gibi hiç katı atık ithal edilmesin penceresinden bakılmalıdır.

Atık Kağıt geri Dönüşümcüler Derneği’nin (AGED) 2016 raporuna göre 2016’daki geri kazanılan miktar 3 milyon ton ve geri kazanma oranı 42,1% (=3.000.000 / 7.121.520) dir. Geri kazanma oranı 42’den 52%’ye çıkarılabilse ülkemizin hurda kağıt ithalatına ihtiyacı kalmaz.

Acaba Çöpte Ne Kadar Kağıt Atığı Var?

Aynı rapora göre evsel katı atık miktarı 2018 için 34,5 milyon ton olarak tahmin edilmiştir. Ve bunun 13%’ü kağıt esaslı kabul edilmektedir.
Çöpe atılan kağıt miktarı 34,5*13%=4,5 milyon tondur. Diyelim ki 13% çok abartılı, mesela 5% olursa 1,7 milyon ton kağıt var demektir. Çöpe atılan kağıdın yarısı toplanmış olsa dahi hurda kağıt ithalatına gerek kalmaz.
Çöpleri ev ve iş yerlerinde çöp, ambalaj, kağıt gibi tasnif edilerek; hane dışına çıkarılması zorunlu hale getirilmelidir.

(1)”PfR prices flatline across Europe in August” başlığıyla RISI’de 30 Ağustos 2018’de yayınlanan yazı
(2)https://www.fisheri.com/images/features/insights/Fisher_Analysis_RCP_for_China_CB.pdf
(3)Will China ban mixed paper imports? Başlıklı, Paper 360’ın Temmuz/Ağustos 2017 sayısında yayınlanan yazı

30 Eylül 2018 Pazar

Oluklu Mukavva Kutu Fiyatlarındaki Artışlar Üzerine


Sektörümüz, fiyat artışlarını müşterilere açıklamakta zorlanıyor. Bazı müşteriler ise fiyat artışını yalnızca kur artışına bağlı olduğunu düşünüp; “kurlar düştü, kutu fiyatı neden düşmüyor?” şeklinde soruyor.

Artışlar gerçekte ne kadar olmuş, bundan sonra neden artar veya azalır,…gibi hususları analiz etmek amacıyla bu yazıyı yazıyorum. Son birkaç aylık hareketlere yoğunlaşmak yerine analiz periyodunu Ocak 2017’den itibaren ele aldım.

Yukarıdaki tabloda geçen yıl Ocak’tan başlayarak; enflasyon, kur ve Tüik’in 17.1 numaralı kağıt hamuru, kağıt ve mukavva endeksi var. Tablonun sağına, bir oluklu fabrikasının (gerçek verilerini) ortalama satış fiyatı, değişken maliyeti ile hammadde maliyetini de koyarak; endeks tablosu hazırladım:

Çok az ithal ham ve yardımcı madde kullanan bu fabrikanın, baz rakamları TL/ton’dur. Hammadde, oluklu mukavvayı kutuyu üretmek ve müşteriye göndermek üzere kullanılan tüm malzemelerdir. Kağıtlar, nişasta, kostik, boraks, mürekkep, lak/vernik, köpük kesici, tutkal, dikiş teli, streç film, palet, palet çemberi,…vb malzemelerin kullanımlarının (yani tutarlarının) üretim miktarına bölünmesiyle hesaplanır. Ortalama hesap edildiğinden, yeni girenler (eğer daha pahalıysa) rakamı yukarı iterken, stoktakiler aşağı indirir. Hesaplamaya esas olan kağıt maliyeti, kağıdın alış fiyatı, nakliyesi ve her türlü masrafı dahildir.

Fiyat, (KDV hariç) fatura edilen cironun, müşteriye gönderilen miktara bölünmesiyle bulunur.

Değişken maliyet ise yukarıdaki hammadde ile üretim ve yüklemede kullanılan her türlü enerji (elektrik, LNG, kömür, mazot,…) ile mamulün müşteriye nakliye maliyetinin toplamıdır. TL/ton şeklinde ifade etmek için üretim miktarına bölünmüştür. Değişken maliyet ile hammaddenin içinde personel, genel giderler (ofis, bilgisayar, iletişim, müşavirlik, seyahat,…) bakım onarım, faiz/finansman, banka masrafı, amortisman gibi kalemler yoktur.

Tablonun özeti şu şekildedir:

2017 yıl başından bu yana Tüik indeksi 101% artarken, şirketin hammadde maliyeti 108%, değişken maliyetleri 96% artarken; kutu fiyatı yalnızca 90% arttırılabilmiştir.

Şimdi indeks tablosunu çeşitli açılardan analiz edelim ve anlamaya çalışalım:

İlk grafiğe göre, Üfe ile Tüfe’nin ayrışması Kasım-2017’de başlıyor. Bu tarihten sonra belli ki üreticiler (yani bizler) artan maliyetleri sineye çekmişiz ve müşteriye yansıtamamışız. Ağustos enflasyon rakamlarına göre Üfe-Tüfe farkı 14 puandan fazla, yukarıdaki grafiğe göre iki yıllık kümülatif fark 16 puandan fazladır.

Bazı müşteriler, kağıt fiyatlarındaki artışı yalnızca kura bağlıymış gibi algılıyor. Bu doğru değildir. Tüik’in hazırladığı “kağıt hamuru, kağıt ve mukavva endeksi” düzenli olarak artarken sepet kur 2017 yılı başından Eylül sonuna dek düşüyor. (Dolar kurunun 2017 başındaki değeri ile 2018 Şubat sonu değerinin birbirine çok yakın olduğuna lütfen dikkat.) Buradan şu sonuçlar çıkarılabilir:

Kurların artışı, kağıt fiyatını arttıran ve/ya düşüren tek faktör değildir. Kağıt fiyatını arttıran çok başka kalemler vardır. Yazıyı genişletmemek için girmiyorum ama enerji ve atık kağıt fiyatı, kağıt fiyatını daha çok etkilemektedir. Üretim prosesinde kullanılan kimyasal maddelerin maliyetleri de önemlidir. Bununla beraber Temmuz’dan Ağustos’a kur zıplamasının Tüik 17.1’in eğimini dikleştirdiği de açıktır.

Peki Tüik 17.1 endeksi, oluklu fabrikasının maliyet artışını yeterince yansıtıyor mu?

Grafik çok açık. Tüik, oluklu fabrikasının hammadde maliyet artışlarının altında kalıyor. Çünkü kağıt dışındaki malzemelerde de ciddi artışlar var. Örneğin:

Mürekkepte analiz dönemindeki artış 66% iken, yalnızca 2018’in ilk 8 ayındaki artış 50%’dir. Eğer Eylül’ü de dikkate alırsak, artış 79%’a çıkıyor. Zira mürekkep üreticisi de (Grafik-1’deki gibi) davranıyor.

Beyaz tutkalda ise daha feci rakamlar var. Analiz döneminde artış 40% iken bu Eylül ayıyla birlikte 91% artış olacak.

Bir diğer önemli kalem nişastanın fiyatı € cinsinden sabit olduğu için kur kadar 45% artmış.

Hammadde, Tüik 17.1’den fazla artmış ama bakalım oluklu fabrikası bunu müşterisine ne kadar açıklamış?

Maalesef pek açıklayamamış. Hammadde maliyetindeki artış, açık ara fiyat artışından fazla görünüyor.

Peki, oluklu mukavva kutu fiyat artışının bir periyodu var mı?

Grafik-5’e göre, fiyat her 3-4 ayda bir doğru yere geliyor. Buradaki “doğru yer” fiyat artışının değişken maliyet artışından bir birim daha fazla olmasıdır. Trende bakarak, Eylül’de oluklu fabrikası değişken maliyetten zarar etmeye devam edecek ve Ekim’de fiyatı arttırmak zorunda kalacak demektir. Değişken maliyet sabit kalırsa, fiyat 7 puan arttığında doğru yere oturacaktır.

Bundan sonra ne olur?

Yeni Ekonomi Programına (YEP) göre Tüfe, 2018 sonunda 20,8% ve 2019 sonunda 15,9% olacaktır. Ağustos itibarıyla 17,9% olan Tüfe’nin bu yılın sonunda 20,8%’e çıkacağı bekleniyor. Yani maliyetler artmaya devam edecek.

YEP’e göre ortalama USD kuru bu yıl 4,9030 TL, 2019’da 5,5975 tahmin edilmiş. Kur tahminleri şaşarsa, enflasyon ve de maliyetler daha yüksek olacaktır.

Artan maliyetler, gecikerek de olsa kağıt ve kutu fiyatlarını arttırmaya devam edecektir. Çarşıda-pazarda fiyat artışından şikayet ederken, kutu ve kağıt fiyatlarındaki artışa itiraz edilmesini anlamak mümkün değildir.

Bazı üreticilerin, daralan talebe göre kendilerini ayarlayamayıp-yüksek miktarlarda üretime devam etme düşünceleri olabilir. Bunlar anlık, o güne/haftaya özgü fiyatlarda geri çekilmeler yaratabilir. Ama maliyetlerin artış trendi devam edecektir. Ta ki, enflasyonun belirli bir yerde oturduğu ve kurların artık stabil hale geldiği algısı yerleşene kadar fiyat artışlarından, ülke olarak kurtulmamız söz konusu değildir.

5 Ağustos 2018 Pazar

Virjin Kraft Takıntısı


Başlığa Kraft yazdım ama, virjin kağıt takıntısı yazsam daha doğru olacaktı. Yakın zamanda gittiğim bir yabancı ülkede, bir oluklu fabrikası sahibi satmak istediğimiz test linere “bunda selüloz yok” gibilerden bir ifade kullandı. Yani virjin kağıt takıntısında, ülke olarak yalnız değiliz. Sektörümüzde çok deneyimli bir büyüğümüzün, katıldığı toplantıda virjin kraftı destekler nitelikte konuştuğunu duyduğumda bu yazıyı yazmam gerektiğine kanaat getirdim.

Çeşitli ülkelerden ithal edilen Kraftlara damping vergisi konulunca, bizimki dahil pek çok kağıt fabrikası Kraft benzeri (Kraft top liner) kağıtları üretmeye başladı. Alternatif ürünlerin üretilmesi demek, daha az ithalat yapılması demektir. Kağıt sektörümüzün bu gayretini şiddetle destekliyorum. Ayrıca ülkemizde endüstriyel ormancılık yapılmadığından, orman varlıklarımızın sınırlı olmasından, selüloz üretiminin yetersiz olmasında da Kraft top liner ideal bir çözüm gibi görünüyor.

Buna karşılık sektör büyüğümüzün desteklediği kadar var mı? Kraft top liner acaba virjin krafta göre çok mu kötü? Kağıdın teknik özellikleri krafttan çok mu farklı? …gibi hususları Cepi (1) normlarına göre yorumlamaya çalışacağım.

Cepi’de Kraft liner denildiğinde kağıdın selülozdan yapılmış olması şarttır. Kraftı tanımlayan iki kriter olabileceği belirtilmektedir. Ya patlama indeksi ya da SCT indeksi. Kutu çökme dayanımı (BCT) icat edildikten sonra patlama testinin eskisi gibi önemi kalmamıştır. Büyük ve ağır malzemeleri taşıyan ambalajlarda patlamanın önemini yadsıyamam. Kraft üreticileri, herhalde patlamayı bir varlık nedeni olarak algılıyorlar.

Cepi’nin Kraft top liner için standardı yukarıdadır. Görüldüğü gibi indeks değerleri krafta göre düşüktür. Peki bizim üretip-adını SELkraft olarak verdiğimiz, Kraft top liner yukarıdaki skalaların neresindedir?
(SELkraft, kendi ürünümüz olduğundan onunla standartları kıyaslamamı lütfen mazur görün. Diğer üreticilerimizin de Kraft top liner ürünlerinin de SELkraft’a benzer sonuç vereceğinden eminim.)

SELkraft’ın garanti edilen değerleri aşağıdadır. Karşılaştırmayı yapmak için, patlama ve SCT indekslerini hesaplamak gerekir.

Patlama indeksinde patlama değeri / (gramaj/100) formülüyle hesaplanırken, SCT indeksinde 100 yerine 1000 kullanılmaktadır. Birimler farklı olduğunda bölenlerin de değişeceğine dikkat edilmelidir.

İndeks tablosuna göre SELkraft virjin krafttan daha iyi netice vermektedir. Tamamen selülozdan üretilmemiş de olsa Kraft top kağıtlar bu örnekte olduğu gibi virjin krafttan daha mukavim olabilir. Eğer amaç en ucuz şekilde, beklenen BCT’yi sağlayan kutuyu üretmekse; lütfen virjin kağıtları çok önemsemeyin. Evet Kraft top linerin yalnızca dış yüzünde selüloz vardır ama mukavemeti iyidir. Buradan her yere bu kağıtları kullanabilir sonucu da çıkmaz. Deniz aşırı gidecek bazı kutularda ve bardak su kutusu gibi (proses sırasında kutu ıslandığından), normal Kraft dahi yetmediğinden “wet strength” modeller ve hatta yüzeyine PE (polietilen) kaplı kağıt cinsleri geliştirilmiştir.

Peki gerçek Kraftlarda indeksler nasıl görünüyor? Aşağıdaki tabloyu, kuzey Avrupa’da birkaç fabrikasında Kraft (ve de selüloz) üreten bir şirketin web sayfasından aldım.

Yukarıda Kraft toplar için yaptığım indeks hesabını yaptığımda, şu sonuçları buldum:

Patlama indeksi gerçekten çok iyi, ama SCT için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Ülkemizde iyi kağıtlar yapılıyor. Varsın 100% selülozdan üretilmesin. Takıntıdan kurtulmalıyız.

Selüloz ve Kraft üretimi hakkında ilave bilgi olması amacıyla; Sappi’nin (2) selüloz ve Mondi’nin (3) torbalık Kraft üretimine ilişkin iki videoyu kaynaklara ekledim.



15 Temmuz 2018 Pazar

Oluklu Mukavva Kağıtları ile Oluklu Mukavva Ambalaj Sektörlerindeki Gelişmeler Üzerine

Önce Kahverengi Kağıda bakalım

Çin’in atık kağıttaki kontaminasyon oranını düşürmesi ve ABD ile AB’deki güçlü büyümeler nedeniyle, mevcut kağıt kapasitesi yetmiyor. 2017’de oluklu mukavva kağıdına olan talep (dünya toplamında) önceki yıla göre 3,5% artmış. 2018’de ise 2,9% artması bekleniyor.

Bazı Çinli kağıt üreticileri kontaminasyon oranını aşmak amacıyla, ABD’deki çalışmayan kağıt makinelerinde “pulp sheet” üretip-Çin’e ihraç etme yöntemine geçiyorlar. Bu şekilde kullanılabilecek kağıt makinelerinin (mevcutta durmuş veya kısa zamanda duracak olan) toplam kapasitesinin 2 milyon ton olduğu ama Çinlilere 5 milyon ton kapasite gerektiği hesaplanıyor.

2021 yılı sonuna dek ülkemizde ve Avrupa’da devreye girecek kağıt kapasitesi toplamı 5 milyon tonu geçecektir.

Dünyanın kalanında devreye girecek kapasiteler hakkında kesin bilgiye ulaşamadım. Yukarıda açıklanan hususlar dünyanın başka yerlerinde de yeni kağıt yatırımlarının olduğunu düşündürüyor.

Yeni girecek makinelerin çoğunluğu, gazete vb cinslerden oluklu mukavva kağıdına dönüştürülen makinelerdir. Böyle makinelerin, düşük gramajlı kağıt üretme ve ilk yatırım maliyetinin düşük olma avantajı varken; üretim kapasiteleri yenilerden azdır.

Sıfırdan dizayn edilen makinelerde kapasite rakamları 500 bin tondan başlamaktadır. Ülkemizde çalışan hatlardan yalnızca 3 tanesi 400 bin ton ve üzerindedir. Kalan 20 kadar kağıt makinesinin toplam üretimi, ancak bu üç makineye denktir.

Kağıt makinelerinin genişlikleri de artış eğilimindedir. Eski makineler 2,2-2,5 metre iken yeniler 7,5 metreden başlamaktadır. Yeni makinelerin 70-80 gr/m2 gibi düşük gramajları, yüksek verimle üretme imkanı vardır.

Kağıt gramajlarında düşme trendi devam etmektedir. Bu durum eski, düşük kapasiteli makinelerin ya kapanmaları veya başka cins kağıtlar (mesela gri karton) ya da PULP SHEET gibi üretimlere dönmeleri gerecektir.

Refahın bireylere yayılacağı beklentisini karşılayamayan globalleşme ömrünü tamamlamış görünüyor. Fakirlik ve gelir farklılıkları giderek arttığından, popülist liderler daha öne çıkıyor. Trump örneğinde olduğu gibi, seçimi kazanan popülist politikacılar yurt dışında üretim yapanları ülkelerine çağırıyor ve dış ticaret dengesizliklerini anti damping ve gümrük vergileriyle düzeltmeye çalışıyor.

Oluklu mukavva kağıtlarıyla ilgili (yakın zamanda) ülkemizde üç ayrı düzenleme yapıldı. Kraft liner kağıdına, ithalat yapılan ülkeye ve şirkete bağlı yüzde 10 ve 20 seviyesinde anti damping vergileri konmuşken; ABD’nin Türk çeliğine getirdiği sınırlamalara karşı da içinde selüloz ve kağıtların da olduğu listeye ilave 10% ithalat vergisi getirildi.

Bu sektörü etkileyecek bir diğer gelişme ise atık kağıt ihracatının serbest bırakılmasıdır. Türkiye geçen yıl 750 bin ton atık kağıt ithal etmiştir. Zaten dengesiz olan atık kağıt miktarı daha da bozulacaktır.

ABD’nin genişlemeci para politikasının bitmesiyle (AB ise gelecek yıl) kurlar ve faizler yükselecektir. Dolayısıyla içeride üretim yapmak, ithalattan daha cazip olacaktır.

Nihai tüketicinin daha güzel baskılar, çok renkli kutular talep etmesine paralel beyaz kağıtların (kuşeli ve kuşesiz beyaz test liner, beyaz Kraft liner vs) üretimi ve tüketimi artmaktadır. Raf ambalajlarında beyaz kağıtlar öne geçmektedir.


High graphics kutu makinelerinde, ofset baskıya iyice yaklaşma beklentisi double coated (iki kademe kuşeli) gibi beyaz kağıtların üretilmesine yol açmıştır. Bu türlü kaliteler kağıt üreticilerinin rakiplerinden farklılaşma gayretlerini de desteklemektedir. High performance, semi Kraft, top Kraft, imitasyon X,…gibi isimlendirilen kağıtları bu kapsamda düşünmek gerekir. Bunlar orijinali gibi olmasa da ona yakın mukavemet (veya baskı yüzeyi, parlaklık, beyazlık vs) sağlamayı daha düşük maliyetle garanti etmektedir. Ambalaj alıcısı adı nedeniyle şimdilik içine sindirememiş olsa da maliyet baskısı bu isimlerin piyasada standartlaştıracaktır.

Peki Oluklu Mukavva Sektöründe Neler Oluyor?

Birleşme ve satın almalarla sektördeki büyük oyuncu sayısı artacaktır. Avrupa’daki oluklu mukavva şirket büyüklükleri ABD’ye göre küçüktür ve çok sayıda aile şirketi bulunmaktadır. Şirket büyüklüğü ve sayısı bakımından ülkemiz Avrupa’nın çok gerisindedir.

Halka açık şirket sayısı ve bunların sektörü temsil etme oranı çok düşüktür. Halka açılmaların artması, faizlerin artmasına paralel olacaktır.

Oluklu hatlarında, kağıt makinelerine paralel genişlik artması bulunmaktadır. 2,8 metre yeni normal olmuş gibidir. 3,3 metre genişliğindeki oluklu makinelerinin sayısı da artmaktadır. Daha geniş oluklu hatları birim zamanda daha çok üretim anlamındadır.

2,8 m ve üzerindeki oluklu hatları, doğal olarak geniş yani yeni kağıt makinelerine (veya az sayıdaki 2,8-3,3 metre eski kağıt makinelerine) mecbur olacaktır. Ayrıca 2,8 m bobinlerin taşınmasına henüz kalıcı çözümler üretilememiştir. Dolayısıyla geniş oluklu hatlarının önü bir anlamda tedarik ve lojistik şartlarıyla kesilmiştir.

Hız artışı her türlü kağıt, oluklu ve kutu makinesinde görülmektedir. Her yeni makine bir öncekinden daha hızlı, daha otomatik ve daha pahalıdır. Hızı arttırmak için daha çok yatırım yapılması gerekmektedir. İşte burada faizlerin düşük,  kurların stabil ve ekonominin büyüme trendinde olması önemlidir.

Kutu makinelerindeki hız artışı, daha büyük siparişler (daha büyük parti büyüklüğü) gerektirirken; tersine parti büyüklükleri azalmaktadır. Bu durumda kutu makinesi daha çok ayar yapmak durumundadır. Ayar süresi yapılan bütün otomasyonlara rağmen 10 dakikanın altına inmiyor. Otomasyon olmasa (yani daha eski teknoloji kullanılsa) ayar 25-35 dakikadır. Bu zaman yeni teknoloji (daha çok para yatırma/bağlama) ile kutu üretimini levha işleyen atölyelere bırakma arasında karar vermek gerekmektedir.

Kutu üretiminde en önemli trend dijital baskıdır. Dijital baskı hem az adetli (istenirse 1 adet) kutu üretimine imkan vermekte hem de baskı kalitesi bakımından ofset, süper flexo gibi baskı kaliteleriyle boy ölçüşmektedir. Dijital baskının mevcuttaki ofset baskılarının en az yarısını ele geçirmesini bekliyorum. Azalan sipariş sayıları, dijital baskıyı desteklemektedir.



Şu an için çok/tek seferde basan, flexo/ofset mürekkep kullanan, hızlı/yavaş, baskı altına/üstüne ilave uygulamalar yapan çok sayıda dijital baskı makinesi bulunmaktadır. Makine üreticileri henüz hangi teknolojiyi geliştireceklerini bilemez durumdadır. Makineciler nereye gideceğini bilmediğinden, mürekkep konusuna fazla kafa yormuyorlar ve şimdilik dijital baskı mürekkebi çok pahalıdır.

Bu yıl dijitale yatırım yapanlar, büyük ihtimalle iki yıl içinde aldıkları makineleri kullanmamaya başlayacaktır. Çünkü yeni teknolojiyle dijital baskı üretmek daha ucuz olacaktır.


Bazı oluklu ve kutu makinesi üreticileri, dijital baskıyı çok ciddiye almaktadır. Preprint mantığıyla çalışan (yani bobine basan) dijital baskı makineleri varken, bir oluklu hattı üreticisi oluklu mukavva üretilirken (yani baskı yüzüne gelecek kağıda) dijital baskı yapmak üzere çalışmaktadır. Başarılırsa mevcut kutu makinelerinin her türlü baskı ünitesiyle, klişe üretim ekipmanları boşa çıkacaktır. Buna karşılık olukluya kombine hazırlama işlemi, baskı hazırlığını da kapsayan bir proses olacaktır.

Baskı güzelliği, daha ince ondüle formlarını gerektirdiğinden, T, D, S, R gibi isimlerle anılan B ile E arasındaki dalga cinsinin benzerleri çoğalacaktır. Düşük gramajlı kağıtlarla daha mukavim (daha yüksek BCT) olabilecek, tepe sayısı fazla C’den veya A’dan ince modellerin çıkmasını da bekliyorum.

Tüketiciye ulaşan ambalajların (raf ambalajı diyelim) daha da küçülmesi ve tek kullanımlık ebatlara inmesi kaçınılmaz görünüyor. Aç bitir ambalaj modelleri her türlü malzemede artacaktır.


Taşıma ambalajlarında ise geri alıp-yeniden kullanma ve mevcut ebatı büyütmek, mesela palet ebadında ve kamyon yüksekliğini maksimum kullanmak hem çevresel etkiler hem de maliyet baskısıyla gerçekleşecektir.

Drone teknolojisinin gelişmesi mevcut taşıma yöntemlerini etkileyecektir. Dronelar hem internet üzerinden satışları hem de tüketiciye çalışma saatleri dışında teslimatı kolaylaştıracaktır. Dronelar ayrıca küçük boyutlu ambalajları da desteklemektedir.


Kutu üretiminin daha robotik hale gelmesi kaçınılmazdır. Otomasyon, makine yerleşim alanını arttıracak, daha büyük sipariş lotları kolayca üretilecektir.

Maliyet tasarrufu, daha fonksiyonel kullanım, kişiye özel çözümler,…gibi motivasyonlar bliss gibi birkaç parçadan ve/ya farklı malzemelerden oluşan ambalaj modellerini çoğaltacaktır.


Gruplama ve tekrar paketleme işleri ile depolama ve taşıma proseslerinin kutu atölyeleriyle birleşmesi düşünülecektir.

Dünyadaki büyüme mevcut hızla devam ederse, yeni kurulan kapasiteler ancak ihtiyacı karşılayacaktır. Ambalaj tüketiminin artması, internet üzerinden satışların giderek artması, ambalajın içine giren ürün sayılarının azalmaya devam etmesi,…gibi faktörler hem oluklu mukavva hem de kahverengi kağıt tüketimini arttıracaktır.

3 Haziran 2018 Pazar

Kahverengi Kağıt Piyasasında Son Gelişmeler



Hurda İhracatı Serbest
1 Haziran itibarıyla, hurda kağıt ihracatının önündeki engel kaldırıldı. Artık isteyen istediği kadar hurda kağıdı ihraç edebilecek. (Bu yazıda hurda veya atık kelimeleri yalnızca oluklu mukavva kağıdı üretiminde kullanılabilecek hurdaları açıklamaktadır. Kağıt ise oluklu mukavva üretiminde kullanılan kağıt anlamındadır.)


Hurda ihracatının önünün açılması, ülkemize döviz kazandıracak bir gelişme olduğu için kuşkusuz iyidir. Ancak Türkiye net hurda ithalatçısı olduğundan, ülkemizden yüksek kaliteli hurdalar ihraç edilecek, yerli kağıt fabrikalarının fire oranları yükselecek ve içeride kağıt maliyetlerinin (dolayısıyla fiyatlarının da) artmasıyla neticelenecektir. Sağ olsun devletimiz, ilgili tarafları anlamadan/dinlemeden böyle bir karar almıştır.


Hurda fiyatları hızla yükselmeye başlayacaktır. Yükselen hurda, kağıt fiyatını arttıracaktır. Kağıt fiyatı oluklu mukavva fiyatlarının artmasına neden olacaktır. Bu döngüdeki bütün oyuncular, düzenli olarak fiyatlarını arttırmak zorunda kalacaktır. Oluklu mukavva satın alıcıları, sürekli artan kutu fiyatlarını kendi şirketlerine anlatmakta zorlanacaktır. Nihayetinde artan hurda, kağıt ve kutu fiyatları bütün topluma enflasyon olarak görünecektir.


Dünyada Neler Oluyor?
RISI’de 1 Haziran tarihinde yayınlanan yazılara göre, dünyada da hurda fiyatları artış trendine girmiştir. Avrupa’dan-Amerika’ya bütün pazarlarda 5-10 $’lık artışlar bildirilmektedir. Mart ayında başlayan Çin’in hurda kağıttaki düşük kontaminasyon oranı uygulaması, ilk başta hurda ihracatçılarını sıkıntıya sokmuş olsa da şimdilerde “iki kere ayıklanmış” gibi kalitelerin satışının artmasıyla dengeye gelmiş gibidir.


Çin’in uygulaması Amerikalılardan ziyade kendi içinde büyük sıkıntı yaratmaktadır. Bazı kağıt fabrikalarının şu ya da bu nedenle duruş yaptığı, Çin’in içindeki kaliteli hurda fiyatının 500 USD’ye kadar tırmandığı buna karşılık ABD’den ithal edilen aynı kalitenin 300 USD gibi olduğu anlaşılıyor. Bir kısım hurda ihracatçısının kaliteli malı Çinlilere ileride daha pahalı satmak üzere stokladığı da gelen haberlerdendir.


Bundan sonra ne olursa olsun hurda fiyatı artma eğilimini koruyabilir. Çin, kontaminasyon oranını düşürse hurda çekişini aniden hızlandıracağından fiyatlar yükselir. Bu haliyle bırakırsa, kaliteli hurdanın fiyatı artmaya devam eder. Toplama ayıklama şirketlerinin daha temiz hurda elde etmek için maliyetleri artacaktır. Artan maliyetler bütün hurdaların fiyatlarına yansıyacaktır.

Kağıt Maliyetini Arttıran Diğer Unsurlar
İlk bakışta fazla ilgili görünmese de artan kurlar, hem ülkemizin enerji maliyetini hem de enflasyonu arttırmaktadır. Kağıt üretiminde enerji maliyetinin 30% civarında olduğu hesap edilir. Kağıt fabrikasının bütün bakım onarım ve yedek parça gideri maalesef yabancı parayla ödenmektedir.


Pratikte kağıt fabrikası yalnızca çalışanlarına ve hurdacılara Türk Lirası cinsinden ödeme yapar. Diğer tüm giderleri toplamın 60%’ına yakındır ya doğrudan € veya $’la veya enerji gibi nihayetinde bunlara bağlıdır. Kurlar yükseldikçe kağıt maliyeti artacaktır.


Selüloz fiyatları bin dolar seviyesine ulaşması, Kraft liner ve NSSC gibi virjin kağıt fiyatlarını çok arttırmıştır.

Avrupa’daki Gelişmeler
Yılbaşına göre miktar bulunabilirliği artmıştır. Oluklu talebi çok güçlüdür ve dünya kupası ile yaş meyve-sebze üretiminin başlamasıyla da canlı kalmaya devam etmesi bekleniyor.


Bu yıl devreye girmesi planlanan yeni kağıt fabrikalarının, kağıt fiyatlarını ancak gelecek yıl etkilemesi umuluyor. Kağıt satıcılarının Avrupa’da bir fiyat baskısı olursa uzak doğuya ihracat şansı bulunuyor.


Özetle
Batıdaki canlı talep, yükselen kurlar ve enflasyon ile hurda konuları önümüzdeki aylarda hem kağıt hem de kutu fiyatlarını arttıracaktır.

13 Mayıs 2018 Pazar

E-Ticaret Kolileri Üzerine Tavsiyeler


Önceki iki yazıda, e-ticaretten alış veriş yapan müşteri ne istiyor ve büyük şirketler neler yapmış konuları üzerinde durmuştum. Bu yazıda ise, resimdeki gibi bir otomatik ambalajlama hattı olmayan (yani standart boyutlarda kutular
kullanan) e-ticaret şirketlerinin ambalaj konusunu nasıl ele alması gerektiği hususundaki görüşlerimi maddeler halinde toparlayacağım. (Aşağıda ambalaj, kutu, koli, dış ambalaj gibi kavramlar ile oluklu mukavva kutu kast edilmektedir.)

İç ambalaj
Süper market rafı için tasarlanmış iç ambalaj, e-ticarete uygun olmayabilir. İç ambalaj olmadan, ürün kutuya konulabilir mi?
Mümkün olduğunca demonte ürünleri montajlı göndermeye çalışmak gerekir. Bu durumda iç ambalaj boyutları küçülebilir.
İç ambalajın kolay açılır, nereden açılması gerektiği kolayca anlaşılır olmalıdır. Isıyla şekil verilen plastik ambalajlar hakkında çok fazla eleştiri bulunmaktadır. Ürün bu türlü plastikleri mecbur kılıyorsa, en aza indirilmelidir.

Tedarik zinciri
Nakliye ve dağıtım modeli kutu kalitesini etkileyen en önemli faktörlerden biridir.
Forklift vb makineyle de yapılsa indi-bindi sayısı arttıkça, daha mukavim kutu seçilmelidir.
Dolu kutunun düzgün istiflenmiş palet veya kasa ile hareket etmesi avantaj getirir.
Ambalajın depolanma ve stokta durma süresi uzadıkça kutu kalitesi artmalıdır.
Ambalajın maruz kaldığı ortam koşulları, üretileceği kağıtların cins ve gramajlarını arttırır.

Kutu Boyutu
Otomatik kutu yapma makinesi yoksa, başlangıçtaki en önemli sorun optimum kutu ebatlarını ve kaç farklı kutu olacağına karar vermektir. Paketlenecek ürünün en ve boyunu sabit tutup, yüksekliği değiştirmek suretiyle kutular tasarlanabileceği gibi yüksekliğin sabit tutularak ebat seçimi de düşünülebilir. Gönderilecek ürün cinsine (elektronik, kitap, oyuncak vs) göre iki yöntemin de avantajları ve dezavantajları söz konusudur.
Müşterilerin hangi ürünleri daha çok ve birlikte aldığı kutu boyutlarını etkiler. Ürün cinsi bazında satış tahmini yapmak elzemdir. Alışveriş sepetini büyütmek (X TL’nin üzerinde kargo bedava gibi) kutu ebadının da büyümesi demektir. Ancak toplam ambalaj maliyetini düşürür.
Kutu içindeki boşluklar, ebat seçiminin bir sonucudur. Boşlukların nasıl doldurulacağı (veya doldurulmadan gönderileceği) iyice düşünülmelidir. Kutu içinde gönderilen ürünün oynaması, ürüne zarar verir. Balonlu naylon gibi kolay doldurma yöntemleri yanında kağıt-karton kırpıntısına kadar çeşitli yöntemler vardır. Kağıt esaslı yani koliyle birlikte geri kazanılacak malzemeler tercih edilmelidir.
Bazı ürünler, kutuya konulmadan etrafının koruyucu bir malzeme (streç gibi) ile sarılması gerekebilir. Bu operasyon, kutudan başka (zarf gibi) ambalajların kullanımını destekleyebilir.

Tasarım

Kutu tipi ve kapatma şekli ambalaj tasarımcısının işidir. Yukarıdaki A.box herkesin bildiği kutu şeklidir ve en çok kullanılandır. Ancak e-ticaret ambalajı olarak standart kutunun tercih edilmesi; paketleme süresinin uzaması, açarken içindeki ürüne hasar verilmesi,…gibi sıkıntılar yaratabilir. Bunca yıllık deneyimden sonra, özel kesimli, açılacağı yeri belli, kolayca açılan, alıcıyı üzmeyecek kutu tasarlanması gerektiğine inanıyorum.
İyi bir tasarım, ürünün geri dönüşünde de kullanılmayı garanti etmelidir. Ayrıca taşımayı kolaylaştırmak için sap eklenmesi, içine stropor/sünger kalıp konulması gibi imkanlar da düşünülmelidir.

Kutu Kalitesi
Kutu kalitesi hem tasarımın (kutu şekli) hem de çevre şartlarının (depolama, taşıma, vs) etkisi altındadır. A.box seçmişseniz, mukavemeti arttırmak için kağıt cins ve gramajları ile ondüle şeklini (E, B, C,…) değiştirmelisiniz. Buna karşılık en ince profilden en düşük gramajlı kağıtlarla üretilmiş oluklu mukavvadan; tasarım marifetiyle çok daha mukavim bir kutu yapılabilir.
Kutu mukavemetini belirlerken, statik laboratuvar testlerinden (ECT, BCT, patlama,…) ziyade dolu kutuya yapılan vibrasyon, yük altında bekletme ve düşürme gibi testlere itibar edilmelidir.
Sonuç olarak, resmin tamamını gören, tedarik zincirini değerlendiren, ambalaj mühendisliği bakış açısıyla konuya yaklaşılması tavsiye edilir.

Faydalanılan Kaynaklar:

1 Nisan 2018 Pazar

E-Ticarette Ambalaj(lama) Optimizasyonu

Önceki yazıda, e-ticaret müşterilerinin ambalajdan ne beklediğini anlamaya çalışmıştım. Şimdi ise çeşitli e-ticaret kurumlarının, ambalajlama konusunda ne türlü düzeltmeler yaptığını inceleyeceğim. Aslımız oluklu mukavva olduğundan, yazıda “e-ticaret ambalajı” ifadelerini “oluklu mukavva ambalaj/kutu/koli” şeklinde okuyunuz.

Mağazada Sergilenen Ambalajların Bir Kısmı E-Ticarete Uygun Değil
Yazıda verilen ürün/marka veya ambalaj örnekleri tamamen tesadüfen seçilmiştir. Belli bir marka veya ürün kast edilmemektedir.

Yukarıdaki grafiği Bemis’ten (1) aldım. ABD’de satılan ürün ambalajlarına göre yapılan araştırmaya göre jilet, e-ticaret ambalajına en uygun ürün iken; aşağıda resmini verdiğim birincil ambalajı
25-30% kadar değişmesi gerektiği anlaşılıyor. Ürünü daha ön plana çıkaran ve markayı/üreticiyi geri plana itmeye çalışan bir trend var. Buna karşılık et ve peynirlerin birincil ambalajları 80% kadar uygun iken e-ticaret ambalajına bu ürünlerin uyumu ancak 5% seviyesindedir. Uyumsuzluğun bir kısmı soğuk hava ortamında taşınmasını sağlamakla ilgilidir. Yani online alışverişte kullanılmak üzere çok farklı et ve peynir ambalajları tasarlamak gerekiyor.
Bemis’e göre mağaza rafına göre hazırlanmış iç (birincil) ambalajlar, e-ticarete tamamen uygun değildir. Ayrıca iç ambalajlar, müşteriye gidecek paketin büyüklüğünü de etkiliyor. Paket büyüdükçe oluklu mukavvaya ödenen parayla birlikte kargo masrafı da artıyor.

Dört Kritik Görev
E-Ticaret ambalajının yani müşteriye ulaşacak paketin dört kritik görevi öne çıkıyor (2) :

  1. Hızlı teslimat yapmayı desteklemeli, satıcı oluklu mukavvayı kolayca ve hızlı temin edebilmeli
  2. İade durumunda, ambalaj iade etmeyi kolaylaştırmalı. Müşteri açarken hasar vermediği kutuyu geri göndermek içinde kullanabilmeli
  3. İçindeki ürünü yeterince korumalı ama fazla sargı malzemesi/koruyucu olmamalı
  4. Ambalaj atıkları kolaylıkla uzaklaştırıla bilmeli ve geri kazanıla bilmeli


Oluklu mukavvanın bu görevleri yerine getirebilmesi için, öncelikle ürünün iç/birincil ambalajını ele almak gerekiyor:
Yukarıdaki resimdekiler gibi plastik, ısıyla şekil verilmiş, genellikle açılması zor olan ambalajlardan kaçmak gerekli (3). Amazon, bu konuda ciddi çalışmalar yapmış ve bu tür ambalajları azaltmış. Raf ambalajı olarak oldukça faydalı olan bu ambalajların kolayca açılmıyor oluşuna ilişkin çok sayıda eleştiri var.

Paketleme işi, gözden geçirilmeli ve gereksiz/fazladan ambalaj malzemesi elimine edilmeli. Küçük bir ürün için devasa ambalaj atığı çıkmamalı (4). Özellikle oyuncaklardaki çok sayıda küçük parçanın ambalaja demonte konulması yerine, ürünü monte edilmiş şekilde kutuya koyma yönünde de bir trend var.
Bu trend ise oluklu mukavva kutuyu küçültmeyi ve/ya farklı tasarıma geçmeyi düşündürüyor. (5) Bu konuyu bir başka yazımda ele alacağım.
E-Ticaret ambalajına nasıl bakılması gerektiğine ilişkin faydalı bir röportaj (6) numaralı linktedir.

Sonuç olarak, oluklu mukavva kutu fiyatı, kendi başına e-ticaretin maliyetini düşüremez. Önce ürünün iç ambalajına, nasıl paketlendiğine bakmak ve radikal değişiklikler yapmak gerekiyor.

Yazıda kullanılan bahsedilen kaynaklar:
(1) http://www.bemis.com/na/resources/ebooks/ecommerce-ebook