25 Ağustos 2013 Pazar

Bir levha sayma cihazı satın alma deneyimi

Kaplamin’e levha sayma cihazı alırken, üç alternatif belirledik:
Function Control’un Metro LS adlı cihazı. ( www.functioncontrol.com )
Certo’nun Visual-Counter adlı cihazı. ( www.certots.com )
MomentSoft’un Digitor Levha Sayım İstasyonu ( www.momentsoft.com )

Tekliflerde, cihazı satın alırsak, hatalı sayım nedeniyle ne kadar para kazanılacağı uzun uzun anlatılmış. Eğer müşteri, oluklu üreticisini istismar etme niyetinde ise, sayma cihazına rağmen bir kulp bulacaktır. Sayma cihazı yatırımı yapılmasının arkasındaki esas motivasyon; ne ürettiğini/sattığını bilmek ve müşteri şikayeti almamak olmalıdır.

Genellikle bu cihazların, 200 ton ve üzerinde levha satan işletmeler için faydalı olduğu düşünülür. Ben ton yerine adet ve m2 hesapladım: Ayda en az 250 bin m2 veya 350 bin adet levha satılıyorsa; cihazın kendine ödeme süresi bir yılın altına iniyor.

Gelen tekliflere göre, cihazlar aşağı yukarı aynı teknik özelliklere haiz idi. Mekanik bir gövde, kamera sistemi, bilgisayar ve yazıcı ile gerekli parçalar ve PLC’den oluşan bir set. Etiketleme yazılımı ile, bu yazılımın mevcut ERP programı ile birbiri ile konuşması.

Cihazların boyutları, kapladıkları alan, garanti süresi, bakım şartları, mikrodan-triplexe sayabilme,...gibi özellikleri ya aynı ya da birbirine çok yakın.

Aralarındaki en belirgin farklar ise:
• Metro LS, 2,2 metre yükseklğindeki paleti dahi sayabilirken; Digitor 1,6 metre çalışıyordu.
• Digitor en hızlı teslim edilirken, en geç teslim süresi (Meksika’da üretildiğinden) Visual-Counter’e ait idi.
• Metro LS, en pahalı iken; Digitor en uygun fiyatlı idi.
• Digitor, en hızlı sayımı (1,5m’lik paleti 40sn.’de) gerçekleştirirken; Metro LS, 2,2m’lik paleti 90sn.’de gerçekleştirerek en yavaşı idi.

Farklılıkların, Digitor’dan yana olması ve elbette yerli malı olması nedenleri ile biz, Digitor’u tercih ettik.

Bu yatırımı yaparken, karşılaştığımız tek olumsuzluk ise mevcut ERP yazılımımız ile Digitor’un haberleşmesi konusunda oldu. MomentSoft’un esas işinin ERP olması nedeniyle, (ikisi de Türk olmasına rağmen) mevcut yazılım tedarikçimiz ile MomentSoft’u koordine ederken biraz zorlandık. Digitor’un sayımının, ERP’ye yazılması ve mevcut palet etiketinin gerçek bilgi ile dökülmesi için; iki yazılımcı kolayca anlaşamıyor. Eğer yabancı bir cihaz alsa idik, muhtemelen cihazın bulduğu sayıyı el ile tekrar mevcut ERP’ye girmek zorunda kalacaktık. Ayrıca bu konu, levha sayma cihazının, mevcut ERP ile haberleşmesini istiyorsanız mutlaka yerli cihazı tercih etmeniz gerektiğini de söylüyor. Veya tersine hem ERP’yi hem de sayma cihazını aynı tedarikçiden almak söz konusu olabilir.

Özetle,
Yerli malı ve daha ucuz, daha hızlı sayım ve daha çabuk teslimat nedenleriyle Digitor’u seçmiştik. Ancak yeni etiket kullanmadan veya ilave bilgi girmeden, mevcut ERP ile uyum sağlaması da günün sonunda bir artı olarak ortaya çıkmıştır.

Montajdan bu yana, Digitor Levha Sayma İstasyonu sorunsuz çalışıyor. Levha sayma cihazı yatırımı yapmak isteyenlere tavsiye ediyorum.

18 Ağustos 2013 Pazar

Ambalaj şirketi kaça satılır?

2012 ve 2013’de gerçekleşen bazı satışlarda oluşan fiyatlar şu şekilde gerçekleşmiş:

SCA’nın DS Smith’e satılması
http://www.sca.com/en/Media/Press-releases/Press-releases/2012/2012-01-17-SCA-divests-its-packaging-operations/
Adresindeki açıklamaya göre, SCA, EBITDA’sının 6,3 katına satılmış. Satış ciro, varlık değeri, defter değeri gibi hiç bir veri dikkate alınmadan tamamen son 12 aydaki EBITDA’sına bağlanmış.
Satışın borçsuz olacağı açıklanmış. Tahminimce SCA’nın borç-alacak farkı pozitifse (yani borcu fazla ise) ödenecek paradan düşülecektir. SCA, satışa konu olan operasyonlarından; 2010 yılında 2,5 milyar € cirodan 117 milyon € operating profit elde etmiş.
Operating profit oranı 117 milyon / 2,5 milyar = 4,7%’dir.
Satılan şirketlerin yaklaşık 12 bin çalışanı olduğuna göre, 2,5 milyar / 12 bin = 208 bin €. Demekki, SCA kişi başına 208 bin € ciro üretiyormuş.
Açıklamanın hemen başlangıcında, satış fiyatının 1,7 milyar € olduğu yazılmış buna göre, SCA’nın EBITDA’sı 1,7 milyar / 6,3 = 270 milyon € civarında olmalıdır.
EBITDA oranı ise 270 milyon / 2,5 milyar = 10,8%’dir.

Longview’in KapStone Paper’a satılması
http://www.reuters.com/article/2013/06/10/us-longview-kapstone-idUSBRE9590X020130610
adresindeki KapStone açıklamasına göre, Longview’in sahibine 1,03 milyar $ ödenecekmiş. Borç ve alacağı KapStone devir olmayıp-satın almanın yaz aylarında biteceği yazılmış.
Longview’in EBITDA’sı geçen yıl 118 milyon iken bu yılın ilk çeyreğinde 42 milyon $ olmuş. Eldeki bilgilerle son 12 ayın EBITDA’sı 118*75% + 42 = 130,5 milyon $ olarak hesaplanabilir.
SCA’nın satışında 6,3 olan EBITDA çarpanı ise 1,03 milyar / 130,5 milyon = 7,89 gibidir.
Gerçekte 2012’nin son 3 çeyreğindeki EBITDA’larını bilse idik, muhtemelen 7,89’dan daha küçük bir rakam hesaplayacak idik.
Longview’in faaliyetlerinin ağırlığının kraft üretimi olması çarpanı mutlaka arttırmıştır.

Duropack’ın Almanya ve Çek Cumhuriyeti fabrikalarının, Mondi’ye satılması
Mondi, Duropack’ın iki oluklu ve bir kağıt fabrikasını 125 ilyon €’ya satın almış.
http://www.mondigroup.com/desktopdefault.aspx/tabid-379/124_read-21913/
Satılan fabrikalar, 105 bin ton kağıt ile 115 bin ton kadar kutu üretip; 160 milyon ciro yaparak, 23 milyon EBITDA elde etmişler. EBITDA çarpanı 125 milyon / 23 milyon = 5,43 olmuş.

Orange County Container Group’un Smurfit Kappa Group’a satılması
Orange County Container, 2800 kişiyi istihdam edip; kağıt, oluklu mukavva, kutu (sheet plant), dolum ve dağıtım merkezleri işletiyormuş. http://www.smurfitkappa.com/vHome/com/Newsroom/PressReleases/Pages/SKG-to-acquire-Orange-County-Container-Group.aspx açıklamasına göre, SKG 340 milyon $ ödeyecekmiş.
Yazıda, Orange’ın 53 milyon $ EBITDA elde ettiği de yazılmış. EBITDA çarpanı 340 milyon / 53 milyon = 6,42 olmuş.

Yerli şirketlerde durum nasıl?
Son dönemde iki açıklama geldi. EBITDA’ya göre hesap yapılıp-yapılmadığını bilmiyoruz. Satışları, borsadaki hisse değerleri ile ilintilendirdiğimizde, birinde hisse değerinin 1%, diğerinde 2% üzerinde fiyatlandığını görüyoruz.

Sonuç
Ambalaj (ve kağıt) şirketleri, EBITDA’sının 6-7 katına satılıyor. Arsa/arazi, makine, Pazar payı, ciro gibi kalemler pek dikkate alınmıyor. Bunların yerine EBITDA öne çıkıyor.
Satıcı, dibe vurdukça (Duropack’da olduğu gibi) EBITDA çarpanı düşüyor.
Satın almayı yapan ya maliyet avantajı yaratmayı ya da şirket değerini&karlılığını arttırmayı arzu ediyor. Amerikan kaynaklı linklerde, satın almanın ne kadar maliyet avantajı sağlıyacağı açıkça belirtilmiş. Buna karşılık Avrupa’lılar bu satın alma ile şirket hisselerinin ne kadar değerleneceğini hesaplamışlar.
Ülkemize gelenler ise, gelişen pazarlarda yer kapma gayretinde görünüyor.
Satmaya karar verenler, satıştan hemen önce EBITDA’yı yükseltmeye çalışmışlar.

4 Ağustos 2013 Pazar

Ambalaj cinslerine bağlı olarak, yaş meyve-sebze kayıpları üzerine

Tekrar kullanılabilen plastik ambalaj üreticilerinin ( www.stiftung-mehrweg.de ), Bonn üniversitesi ile Fraunhofer malzeme akışı ve lojistik enstitüsüne yaptırdığı bir çalışmanın detaylarına aşağıdaki iki linkten bakılabilir:

İki bölümden oluşan nihai raporda, ilk bölüm ambalaj ve ambalajlama hataları nedeniyle oluşan ürün kaybına ayrılmış. İkinci bölüm ise, ambalaj malzemesinin (plastik, oluklu mukavva) ürünün tazeliğine etkisini değerlendirmeye ayrılmış. Plastikçilerin ısmarlamış olması raporu bir miktar yanlı yapmış olsa bile, oluklu mukavvanın plastik kasaya göre mukavemetini inceleyen bölümlerinin üzerinde durulması gerektiğine inanıyorum. Aşağıdaki yazıda, rapordan önemli gördüğüm bazı bölümleri özetleyerek veriyorum:

Almanya’da 2011’de  Taste the Waste filmi  http://tastethewaste.com/info/film   ile alevlenen,  gıda israfı tartışmaları üzerine bu çalışma başlatılmış. Ve sonuç raporu Mayıs 2013’de yayınlanmıştır.

Rapora esas olan bilgi ve resimler, temmuz-ağustos 2012’de  tedarik zincirinin iki aşamasında toplanmış. İlk aşamada, yaş meyve sebze üreticilerinden ambalajlı halde merkez depolara geldiğinde ve merkez depolardan süpermarkete ulaştığında. İlk aşama için 4 ayrı merkez depo ziyaret edilmiş. Bunlardan üçü,  en büyük 5 perakende zincirine aitken; sonuncusu,  en büyük 5 indirim marketi zincirinin birine aitmiş. İkinci aşama için ise 25 ayrı süpermarket ziyaret edilmiş. Buradaki temel farklılık, merkez depoya gelen ürün full palet yükü iken, süpermarkete aynı palette çok sayıda ürün gelmektedir.

İnceleme sırasında 4 tip ambalaj görülmüş: Plastik, oluklu mukavva, solidboard ve ahşap kasalar. Bunlardan yalnızca plastik tekrar kullanılabilir tipte iken diğerleri tek yön imiş. Tümü de kasa tipi ambalaj şeklinde imiş. Yani gövde-kapak şeklinde ambalaj görülmemiş.

Merkez depo incelemelerinin sonuçları
78.153 kutu (oluklu, solid, tahta veya plastik) incelenmiş. Bunların 52%’si tekrar kullanılan plastiklermiş.
Toplamda kaç meyve kasası incelendiği belli değil, ancak incelenen meyve kasalarının 23%’ünde şeftali varmış. Bunların 20%’si oluklu mukavva iken, kalanı plastikmiş. Şeftali için solidboard kasa kullanılmamışken, çilek için 74% solid kullanılmış. Erikte ise 55% tahta kasa kullanılmış.
İncelenen sebze kasalarının yarısı domates iken, bunların 34%’ü oluklu mukavva imiş. Salatalık ambalajlarının 48%’i solid iken, kırmızı turp ambalajlarının tamamı tahta kasa imiş. Yukarıda yer vermediğimhindiba, beyaz turp, şalgam, rezene, çeşitli marul cinsleri, ıspanak, enginar, kuzu kulağı, sarımsak, mısır,...gibi sebzelerin ambalajlarına da bakılmış.

Merkez depoda tespit edilen hasarlı ambalajlar

Ambalaj cinslerine bağlı olarak, yaş meyve-sebze kayıpları üzerine
3 numaralı tabloya göre, 40.576 plastikten 9’u hasarlı olarak merkez depoya ulaşmış. 37.577 kasanın 34.935’i kağıt esaslı ve 2.642’si  ahşap imiş. 4 numaralı tabloya göre ise 34.935 kağıt esaslının, 31.557’sinin oluklu mukavva, 3.378’inin solid olduğu anlaşılıyor. Oluklu mukavva kasalardan 224’ü hasarlı gelmiş. Plastiklerin 0,02% hasarına karşılık; oluklunun 0,71% hasarlı çıkması düşündürücü.

Hasar cinsleri ve sayıları

Çalışmada 3 cins hasar grubu oluşturulmuş. Ambalaj mukavemetinin zayıf olması (tablo 5’deki ilk resimdir), uygun olmayan palet yapma (streç/çember/köşebent eksikleri, palet dizme hataları) ve dış etkenler. Dış etkenler olarak forkliftin çarpması, kamyona hatalı yükleme, palete gereğinden fazla yükleme gibi nedenler sayılmış.
6 numaralı tabloya göre, one-way ambalajlarda görülen 309 hasarın 199’u mukavemetle ilgili iken, plastikte (tablo 7) mukavemet hatası sıfırdır. Paletleme hata sayısı 61’e (one-way), 6 (plastik) ve dış etkenler 49’a 3’tür. Araştırmanın bu bölümüne göre, sanki plastik kasayı palete dizen işçiler daha itinalı davranmışlar. Benzer şekilde, forklift operatörleri plastik kasa paletine çarpmamaya daha özen göstermişler gibi.

Hasarlı ambalajların içindeki ürünlerin durumu

Zarar görmüş olarak merkez depoya gelen 307 kağıt esaslı (83 solid + 224 oluklu) ambalajın içindeki ürünlerin 40%’ı kısmen hasarlanmış iken, 60%’ı hiç hasarlanmamış. Plastikte ise ancak 9 kutu hasar gördüğünden, içlerindeki ürünlerin 78%’i hiç zarar görmemiş.
Araştırmacılar, yaralanmış ambalajın mevcut paletten çıkarılması, istifin düzeltilmesi işleminin yapılmasının şart olduğunu bildirerek; palet başına düzeltme işlemi maliyetinin 6,70 €/palet olduğunu bildirmişlerdir. (Hasarlanan kutu içindeki ürün maliyeti hesaplamada dikkate alınmamaktadır. Yalnızca hasarlanan kutuları paletten çıkarma ve istifi yeniden yapma maliyetidir.)

Benzeri çalışmaları, merkez depodan süpermarkete ulaşan yaş meyve sebze kutuları üzerinde de yapılmış. Ancak, rapor gelen kutuların ne kadarının oluklu mukavva olduğunu açıklamadığı için buraya almıyorum. Üreticiden ana depoya gelen ambalajlardaki hasarlı oranı 0,41% iken, ana depodan süpermarkete gelenlerdeki hasar oarnı 1,65%’dir. Hasardaki 4 kat artışın temel nedeni, aynı palete, farklı ebatlarda ama ortak taban ölçülerine uygun olmayan kutuların konulmuş olmasıdır diye tahmin ediyorum.

Rapora göre, Almanya içinde yalnızca geri dönüşebilen (oluklu, solid, ahşap) ambalajlar kullanılırsa yıllık 68 milyon €’luk ürün (meyve-sebze) kaybı olacakmış. Tersine yalnızca plastik kasalar kullanılsa kayıp 2 milyon € ile sınırlı kalacakmış.

Rapordan çıkardığım en önemli sonuç
Kağıt esaslı ambalajlarda rastlanan hasarlı kutu sayısının 65%’i yetersiz mukavemete bağlanmış.  (Doğruluğunu analiz edecek durumda değilim.) Plastik kasaya göre, oluklu mukavvanın en zayıf yeri mukavemetidir.  Fiyat baskısı nedeni ile kağıt cins ve gramajları ile oynamak, yaş meyve-sebze ambalajında, oluklu mukavva sektörünü bitirmeye çalışmaktan öte katkı sağlamayacaktır.