2 Aralık 2018 Pazar

Ambalajda Arz Talep Dengesi

Bu yazıya önce “arz talep kanunu” adını vermeyi düşündüm ama sonra mevcut başlıkta karar kıldım. Arz talep kanununu düşünme sebebim devlet kaynaklı duyumlar nedeniyledir. Son günlerde Ankara’dan yayılan bilgiler iki farklı çalışma olduğunu gösteriyor.

İlki Ticaret Bakanlığının TOBB’a yazdığı yazıyla içlerinde kağıt ve ambalajın da olduğu sekiz kadar sektörün Haziran’dan bu yana maliyet ve fiyat artışları sorgulanmaktadır. Fiyatını çok arttıran sektörlere ceza geleceği de TOBB’a sözlü ifade edilmiştir.

İkinci konu ise TBMM’ye sunulan bir torba yasa teklifiyle çevre kanununda bazı değişiklikler yapılarak ambalaj alıcılarına (yani müşterilerimize) ton başına 300 TL vergi getirilmek istenmesidir.

Devletimizin Kasım ayında yaptığı çeşitli düzenlemeleri (soğan depolarına baskın gibi) dikkate aldığımda, yukarıda açıklanan iki hususunda realize olacağını düşünüyorum. Sektörümüze yöneltilen suçlamaların haksız olduğuna inanarak; bu yazıda iktisata giriş dersinde okuduğum arz talep kanunu yardımıyla düşüncelerimi izah edeceğim.

Arz Talep Kanunu

Serbest piyasa ekonomisinde, fiyat arz ile talep eğrilerinin kesiştiği noktada oluşur. Denge Fiyatının karşılığında Denge Miktarı kadar mal veya hizmet verilmiştir. Aşağıdaki grafikleri (1) numaralı kaynaktan aldım.
Üstteki grafik fiyat arttığında nasıl denge oluştuğunu gösteriyor. İlk durumda Q1 miktarı P1 fiyatından satılırken, bir şekilde fiyata zam gelmiş ve müşteriler aynı miktar malı daha yüksek olan P2 fiyatından almışlar. Ticaret Bakanlığının yazısına göre, bu durumun oluştuğu düşünülüyor.

Oluklu Mukavva Sektöründe Olması Mümkün Değil
2017 sonu itibarıyla 3 milyon tondan fazla kurulu kapasite varken, toplam satışlar 2.241 tondur. Kapasite kullanım oranı %75’dir. Kapasitesinin dörtte biri boş olan herhangi bir sektör, yaşamsal önemi olmayan mal veya hizmet satıyorsa bunu yapamaz.

Peki kahverengi kağıt sektörü yapabilir mi?
3 Haziran 2018’de yazdığım “Kahverengi kağıt piyasasındaki son gelişmeler” başlıklı yazıda hem kağıt hem de kutu fiyatlarının neden artacağını analiz etmiştim. Bakanlığın şimdi sorduğu sorulara cevapları Haziran ayının başında yazmıştım. Hurda kağıt ihracatının serbest bırakılmasından, Çin’de kapatılan kağıt fabrikalarından atık kağıt kontaminasyon oranının düşürülmesine, batıda talebin çok canlı olmasından,…vb bütün faktörler dikkate alındığında; ülkemizdeki oluklu mukavva kağıdı üreticilerinin de kağıt fiyatını yukarı kaldıracak gücü/yetkinliği yoktur. Dışarda kağıt fiyatının artması, kurların yükselmesi, atık kağıt fiyatının artması, enerji fiyatları bizdeki kağıt fiyatını belirlemektedir.

RISI’ye ( www.risiinfo.com ) girilince görülecektir ki, yurt dışındaki kağıt üreticileri açıkça “talep canlı” diyerek zam yapmaktadırlar. Talep düştüğünde ise öncelikle üretim miktarını düşürerek; fiyatın düşmesini engellemektedirler. Sonrasında bizim gibi spot pazarlara damping yaparak satmayı tercih etmektedirler.

Oluklu Mukavvaya 300 TL/ton Vergi Gelirse
Grafik 3’deki durum hasıl olur. Ambalaj alıcısı, artan maliyeti nihai ürün fiyatına yansıtacağından TÜFE artacaktır. Müşterilerimiz oluklu mukavva ambalaj yerine ambalajsız belki paletle veya kullanılmış kutuyu tekrar kullanmaya başlayacaklarından talep azalacaktır.

Eldeki belge ve delillere rağmen, devletimiz sektörümüze inanmaz da ceza yazarsa da aynı sonuç doğacaktır. Geçmişe yönelik gelen ceza, cari dönemde yeni bir maliyet kalemidir. Üreticiler artan maliyeti, fiyatına yansıtacaktır.

Her iki durum da kayıt dışını teşvik edicidir. Merdiven altı çalışan, kayıtsız/sigortasız göçmen işçi çalıştıran işletmelerin işleri artarken; kayıtlı çalışan, işçisi sigortalı şirketlerin aleyhinde bir durum oluşacaktır. Keşke Ticaret Bakanlığı, tüketicilerden gelen her başvuruyu yüzde yüz doğru olarak kabul etmeseydi ve konunun uzmanlarından bilgi alsaydı.

İşlerin Azalmasının Etkisi
İşler azaldığında talep düşmüş demektir. Şekilde D1 talep eğrisi D2’ye gerilemiştir. İlk durumda P1 fiyatıyla satılan Q1 miktarı ise P2 ve Q2’ye azalmıştır.
4 numaralı grafiği (2)’de verdiğim kaynaktan aldım. Önceki yılın aynı ayına göre sanayi üretim endeksindeki değişimi gösteren grafiğe göre, sanayi üretimi 2017’ye göre gerilemektedir. Ambalaj sanayii için (dolayısıyla kahverengi kağıt için de) D1’in D2’ye düşmesi durumudur.
Avrupa’da yaklaşan yeni yıl ve dönem sonu stoklarını azaltma gayretine ilaveten yeni kağıt kapasitelerinin girmeye başlaması ve Avrupa talebinin düşmeye başlaması  nedenleriyle Avrupalı kağıt üreticilerini ülkemize yöneltmiştir. Gelen ilave kapasite, kahverengi kağıt arzının çoğalması anlamındadır.
Grafiğe göre talep D1’den D2’ye azalırken, mal miktarı S1’den S2’ye artmıştır. Şekilde Q1 miktarı değişmese de bugünlerde reel olarak (sanayi üretim endeksine göre) Q1’den daha az mal satılmaktadır.

Aynı grafik oluklu mukavva sektörü için de geçerlidir. Ülkemizde devreye giren yeni oluklu kapasiteleri arzı arttırmaya devam edecektir. Düşen ambalaj talebiyle birlikte fiyat seviyesi kendiliğinden düşecektir. Yani bir anlamda, bakanlığa yapılan başvurular piyasa kurallarıyla geçersiz olmuştur.

Kapasite Küçültme Durumu
Fiili olarak kahverengi kağıt üreticileri kapasite kesintileri yapmaktadır. Arz miktarını azaltma anlamını taşıyan bu hareket, kağıt fiyatını yükseltememektedir. Bunun sebebi oluklu fabrikalarında hammadde stoklarının çok yüksek olmasının yanında ambalaj talebinin çok ciddi düşmüş olmasıdır. Geçtiğimiz iki çeyrekte yurt dışı kaynaklı kağıt/hurda gelişmeleri, oluklu fabrikalarının bulabildikleri miktarda hammaddeyi almalarını yol açmıştır. Dolayısıyla kağıt fabrikaları %20-30 az üretse dahi yeterli kağıt talebi yoktur. Normal bir zamanda kapasite kısma, fiyatı P2’den S1 ile D2 eğrisinin kesişme noktası gibi bir yere (P1 ile P2 arasında bir seviye) taşıması gerekirdi ama olmuyor. Çünkü sanayi üretimi giderek yavaşlıyor, yani nihai tüketiciler tüketimlerini azaltıyor/erteliyor.

Sonuç
Türkiye yıllardır serbest piyasa ekonomisini uygulamaktadır. Bu sisteme yapılan müdahaleler belki kısa süreli olarak nihai tüketicinin hoşuna gidebilir veya hoşa gidecek sonuçlar doğurabilir. Ancak arz talep kanunu bozacak ilave vergi (300 TL/ton) veya ceza getirirseniz, yalnız sektörümüzün küçülmesini değil aynı nihai tüketiciye daha pahalı mal almaya zorlamış olacaksınız.
Kaynaklar:
        (2) http://www.mahfiegilmez.com/2018/11/finansal-piyasalara-bakarak-ekonomideki.html

11 Kasım 2018 Pazar

RISI’de Yayınlanan Bir Yazıdan Alıntılar


Risi’de 16 Ekim 2018’de yayınlanan “Financial Analysts: Containerboard capacity doesn’t come close to matching e-commerce, China fiber shortfall, & US structural Dynamics (VRP)” başlıklı yazıdan önümüzdeki dönemde ülkemizi de etkileme potansiyeline sahip bazı bölümleri paylaşmak istedim. Kendi görüşlerimi, yazarınkinden farklı olması açısından italik ve mavi renkte yazdım.

Virjin esaslı bir liner üretiminde 1.000 USD/ton sermaye yatırımı gerekir. Buna karşılık eski bir kağıt makinesiyle 100 USD/ton sermaye yatırımıyla ilkine kıyasla oldukça kötü kaliteli kağıt üretmek mümkündür. İçine daha çok mal konulabilen büyük kutuları üretmek için iyi/yüksek mukavemetli kağıtlar gerekir. Bir anlamda büyük kutunun, ürün başına maliyeti daha düşüktür.

E-ticarette kullanılacak kutuların kuvvetli olması gerekmez. Düşük gramajlı kahverengi kağıt (containerboard) segmenti daha hızla büyümektedir ama realitede çoğunluğu oluşturan büyük hacimli kutulara uygun değillerdir. Planlanacak her kapasite artışıyla üretilecek kağıdın hangi ürün grubunda kullanılacağı iyice düşünülmelidir.

 
E-Ticaret Oluklu Sektörünü Ne Kadar Büyütüyor?
Büyük (kahverengi kağıt) üreticileri e-ticaretin kendi hacimlerindeki ağırlığını “5% ve her yıl 20% artıyor” veya “10% ve her yıl 10% artıyor” şeklinde tanımlıyor. İki hesapla da e-ticaretin kağıt sektörünün büyümesine etkisi 1%’i geçmez.
(Kahverengi kağıt üreticileri herhalde ürettikleri düşük gramajlı kağıtların oranını veriyorlar. Avrupa’da ve bizde ise tersine oranlar söz konusu. Türkiye’de toplamda üretilen oluklu kağıdının 60%’dan fazlasının 90 gr/m2’nin altında olduğunu tahmin ediyorum.)
Amerikan Census Bureau verilerine göre, toplam perakende alışverişin 15%’i internet üzerinden yapılmaktadır. Bu rakamlar bize, e-ticaretin kahverengi kağıt sektörüne (ve de oluklu mukavva sektörüne) etkisinin sınırlı olduğunu söylüyor. Farklı tahminlerde bulunanlara katılmıyoruz.
(Bizde oluklu mukavva sektöründeki büyümeyi sürekli e-ticarete bağlama eğilimi var. Oysa yazar e-ticaretin, eldeki verilere göre oluklu mukavvadaki büyüme etkisini sınırlı görüyor. Maalesef bizde benzeri veri yok.)

Son 70 yıla baktığımızda Amerikan kutu talebindeki artışın GSYH’e (GDP, gayri safi yurtiçi hasıla) paralel olduğu görülür. 1950-1999 döneminde oluklu mukavvadaki artış 3,4% iken GSYH 3,5% olmuştur. 1999 ile 2010 arasında dış kaynak kullanımı (outsourcing) dönemi olduğundan oluklu mukavvadaki artış 2,7%’dir. Ayrıca 1999’da e-ticaretin olmadığı da unutulmamalıdır.
(Globalleşme dönemi, Amerikalı/uluslararası şirketler üretimlerini, Çin/Asya gibi ucuz işçiliğin olduğu yerlere kaydırdılar.)  Yazarın tahminlerinden yola çıkarak şu tabloyu hazırladım:

Diğerleri kalemi e-ticaret dışındaki tüm yiyecek/içecek, dayanıklı eşya ile hızlı tüketim mallarını kapsamaktadır.

Yazara göre 2,8%’lik büyüme, eğer Amerika dışı (mesela Çin) yerlerden ilave talep gelmezse; anons edilmiş ve makul kapasiteli anons edilebilecek kahverengi kağıt kapasitesine yeterli olacaktır.

Amerika’da Resesyon Bekleniyor
2021’de 6-9 ay sürecek bir resesyon bekleniyor. Çin’in hurda kağıt ithalat yasağı şu anki gibi sürerse ve Amerikan kahverengi kağıdına olan dış talep her yıl 5% kadar artmaya devam ederse; kağıt fabrikalarının operasyon oranları 95% ve üzerinde olacaktır. Resesyonu da dikkate alarak; oluklu mukavva sektörünün bu günden 2023’e olan büyümesi yıllık 1,8% kabul edilebilir.
(Yazar, oldukça konservatif bir tahminde bulunuyor.)

Oyunu Bozan, Çin
Dünya kahverengi kağıt piyasasının 80%’i oluklu mukavva kutu atıklarından (OCC, old corrugated containers) elde edilen kağıt hamuruna (elyaf, lif, fiber) dayanıyor. Oluklu mukavva atıklarına dayanma oranı 1990’larda 50%’ler seviyesinde idi.

Politik, biyolojik ve ekonomik açıdan, ağaç esaslı (virjin) selüloz üretilebilecek dünyada birkaç bölge var. Bunlardan en iyisi kuşkusuz ABD’nin güney kısmıdır ama son 30 yıldır Kraft selülozu fabrikasına izin verilmemektedir. OCC pazarı oldukça sıkıdır ve daha da sıkı olacaktır. Zira mevcut elyaflar her geri kazanıldığında zayıflamaktadır.
(Benzeri görüşleri geçen yıllarda RockTenn’in İstanbul’da yaptığı sunumda da dinlemiştim. Amerikalılar, atık kağıtların toplanma ve geri kazanma oranlarının bütün dünyada herhalde maksimum olduğunu sanıyorlar.)

Çin’in selüloz üretimine uygun ormanları yoktur ve atık kağıtlarını toplamakta/geri kazanmakta yetersizdir. Bu durum toplam ihtiyacının üçte biri kadar yani 17 milyon ton OCC eksiği yaratmaktadır. 17 milyon ton tüm dünyada gerekli atık kağıt miktarının 10%’undan ve ABD’nin ihtiyacının 50%’sinden fazladır. Çin, atık kağıt ithalat sınırlarını dönemsel veya tamamen kaldırmak zorunda kalacaktır. Her iki durumda ABD ekonomisi için iyidir. Çin’in ithalat sınırlamalarını hafifletmesi, Çin dışındaki ülkelerde OCC fiyatlarını tabir yerindeyse roket gibi fırlatır. Global maliyet artışı fiyat artışını tetikler. ABD, ağırlıkla virjin kağıt kullandığından bu durumdan en az etkilenen olacaktır.

Eğer Çin’in atık kağıt ithalatı kısıtlaması devam ederse, ürettikleri malı sevk etmek için oluklu mukavva kutuya ihtiyaç duyacaklarından, 17 milyon ton kadar kahverengi kağıda yani bunu karşılayacak atık kağıda ihtiyaçları olacaktır. İthalat yasağı devam ederse Amerika’daki kağıt fiyatı artar (çünkü Çin hurda yerine kağıt ithal eder), yasak kalkarsa atık kağıt fiyatı artacağından Amerika’daki kağıt sonra da kutu fiyatları artar.

Amerika’da yeterli kapasite var mı?
2018-2023 döneminde devreye girmek üzere toplam kapasitesi yıllık 4 milyon ton olan 18 kahverengi kağıt projesi bulunuyor. Bunlarda yalnızca bir tanesi bağımsız (kağıt üretirken, oluklu mukavva üretmiyor) ve ikincisi ise Nine Dragons’un önce “recycled pulp” yapmayı düşündüğü ama sonra çoğunlukla Çin’e satmak üzere düşük gramajlı kağıt üretmeyi planladığı fabrikadır.

500 milyon dolar yatıran herkes, sıfırdan modern bir kahverengi kağıt fabrikası yapabilecekken; niçin hiç kimse yapmıyor? Cevap çok basit. Oluklu fabrikalarının 90-95% “bağımsız” olarak görünse de realitede bir veya birkaç kağıt fabrikasıyla sermaye bağlılığı vardır. Diğer projeler (kalan 16 proje) kendi kutu fabrikalarının kağıt ihtiyacı için kurulmaktadır. Ve projelerin çoğunluğu, sıfırdan değil eski makinelerin dönüşümü şeklindedir.

Amerikan Kağıt Talebi
Amerikan kahverengi kağıt talebi 2018-2023 döneminde ortalama her yıl 2,6% büyüyecektir. 2018’de 5,4 milyon ton olan kahverengi kağıt ihracatı, 2023’de 7 milyon tona çıkacaktır. Amerikan oluklu mukavva kutu pazarındaki yıllık ortalama büyümeyi 1,8% olacağına göre, kağıt fabrikalarının 95%’den daha dolu çalışacağı kesindir. Bu varsayım ve hesaplamalara göre hem ABD hem de dünya kahverengi kağıt piyasasındaki gidişatın hep yukarıya doğru olacağını söylemek doğrudur.

Sonuç
Yazarın söylediklerine “amin, inşallah” dan başka yazacak kelime bulamıyorum. Eğer Çin’in kahverengi kağıt veya atık kağıt talebi devam ederse ülkemizin de ihracatı artacaktır. Önceki yazımda, atık kağıda ithalat yasağı konulsun demiştim. Halen aynı görüşteyim. Atık kağıdın ithalatını da ihracatını da boş verip-kullanılan bütün kağıtları geri toplayacak, sokak toplayıcılarını kayıt altına alıp-teşvik edecek sistemleri kurmanın tam sırasıdır.

28 Ekim 2018 Pazar

Sekiz Milyon Ton Atık Kağıda Alıcı Aranıyor


Adresi (1) verilen yazı, Risi’de 30/08/2018’de yayınlandı. Yazının içerisinden alınan üç paragraf ise şöyledir:
 
Yazıda özetle, Çin Ekoloji ve Çevre Bakanlığı’nın 2020 (veya öncesinde) atık kağıtlar dahil, katı atık ithalatını yasaklayacağı yazıyor. Yasaklamanın yalnızca Avrupa’ya karşı mı olduğu net değil, ancak yazar Avrupa’yı bekleyen tehlikeden bahsediyor.
Peki Avrupa’nın problemi ne kadar büyük? Çin’e ihraç edilen atık kağıt miktarı nedir?

Grafiği (2) nolu kaynaktan aldım. Buna göre Avrupa’dan Çin’e giden atık kağıt miktarı 8,2 milyon tondur. Yazımın başlığındaki sekiz milyon ton buradan gelmektedir. (3) numaralı kaynağa göre, 8,2 milyon tonun 1,8 milyon tonu karışık atık kağıttır. 6 milyon tonunun oluklu mukavva atığı olması muhtemeldir.
Çin bir kez daha ülkemizde ve Avrupa’da kahverengi kağıt ile oluklu mukavva sektörlerini derinden etkileyecek. Peki bu kadar atık kağıdın bollaşması, piyasamızı nasıl etkiler diye düşündüğümde;
Atık kağıt fiyatları düşer, toplanan atık kağıdın yok edilmesi problemi ortaya çıkar. Avrupa atık kağıdı yakmayı veya az gelişmiş ülkelere göndermeyi düşünebilir.
Atık kağıt bolluğu, kahverengi kağıt fiyatlarını düşürebilir. Küçük kapasiteli kağıt fabrikaları kapanabilir.
Kağıt esaslı atıklar para etmediği için acaba piyasaya çıkacak ambalaj miktarını azaltsak mı diye düşünenler olabilir. Çok sefer kullanılan plastik kasalar benzeri depozitolu kutular gündeme gelebilir.
Bizim gibi Avrupa’dan atık kağıt ithal eden ülkelerdeki toplama-ayrıştırma işleri önemini kaybeder. İthalat daha cazip olacağından, ülkemizdeki geri toplama miktarı azalabilir. Bu durumda kağıt esaslı atıklar daha çok çöpe gitmeye başlayabilir.

Çare?
Avrupa bir şekilde kendi çözümlerini geliştirir. Esas soru, Türkiye’nin ne yapması gerektiğidir?
Atık kağıt ithalatı hemen yasaklanmalı ve içeride toplanan-ayrıştırılan hurda miktarı hızla arttırılmalıdır. Şimdilerde gündemde olan “sıfır atık” gibi kampanyaların arkasında bazı yasal düzenlemeler (ithalat yasağı, evlerde geri kazanılacak atıklarla çöplerin ayrı toplanması gibi) şarttır.

Türkiye 2018’in ilk altı ayında (Selüloz ve Kağıt Vakfı verilerine göre) 437 bin ton hurda kağıt ithal etmiştir. 2017 hurda kağıt ithalatı şöyledir:

Atık kağıt ithalatının yasaklanması için Türkiye en uygun zaman dilimindedir. Kağıt fabrikaları yeterli siparişleri olmadığından ayda bir hafta – on gün durmaya devam ederken sektörün ithalat yasağına uyumu kolay olacaktır.
Atıkların toplanması işi, işsizliğin azaltılmasında çok büyük potansiyele sahiptir. Toplama-ayrıştırma işlerinde çalışanların sigorta primlerinin devletçe karşılanması düşünülmelidir. Ve hatta toplanan atık miktarına göre devletçe teşvik primi verilmesi, sektörün kayıtlı hale gelmesini destekleyecektir.

Geçen yıllarda olduğu gibi devletimiz, “kağıt fabrikaları çok para kazanıyor, sokaklarda toplayanları kadrosuna alsın” veya “sokak toplayıcıları olmasın, şirketler toplasın” gibi kolay ama gerçekleşmesi imkansız masa başı çözümlere gitmemelidir. Bunun yerine atık toplayıcılarını kayıt altına almak üzere teşvik primi ciddiyetle düşünülmelidir. Konuya yukarıda Çin’in yaptığı gibi hiç katı atık ithal edilmesin penceresinden bakılmalıdır.

Atık Kağıt geri Dönüşümcüler Derneği’nin (AGED) 2016 raporuna göre 2016’daki geri kazanılan miktar 3 milyon ton ve geri kazanma oranı 42,1% (=3.000.000 / 7.121.520) dir. Geri kazanma oranı 42’den 52%’ye çıkarılabilse ülkemizin hurda kağıt ithalatına ihtiyacı kalmaz.

Acaba Çöpte Ne Kadar Kağıt Atığı Var?

Aynı rapora göre evsel katı atık miktarı 2018 için 34,5 milyon ton olarak tahmin edilmiştir. Ve bunun 13%’ü kağıt esaslı kabul edilmektedir.
Çöpe atılan kağıt miktarı 34,5*13%=4,5 milyon tondur. Diyelim ki 13% çok abartılı, mesela 5% olursa 1,7 milyon ton kağıt var demektir. Çöpe atılan kağıdın yarısı toplanmış olsa dahi hurda kağıt ithalatına gerek kalmaz.
Çöpleri ev ve iş yerlerinde çöp, ambalaj, kağıt gibi tasnif edilerek; hane dışına çıkarılması zorunlu hale getirilmelidir.

(1)”PfR prices flatline across Europe in August” başlığıyla RISI’de 30 Ağustos 2018’de yayınlanan yazı
(2)https://www.fisheri.com/images/features/insights/Fisher_Analysis_RCP_for_China_CB.pdf
(3)Will China ban mixed paper imports? Başlıklı, Paper 360’ın Temmuz/Ağustos 2017 sayısında yayınlanan yazı

30 Eylül 2018 Pazar

Oluklu Mukavva Kutu Fiyatlarındaki Artışlar Üzerine


Sektörümüz, fiyat artışlarını müşterilere açıklamakta zorlanıyor. Bazı müşteriler ise fiyat artışını yalnızca kur artışına bağlı olduğunu düşünüp; “kurlar düştü, kutu fiyatı neden düşmüyor?” şeklinde soruyor.

Artışlar gerçekte ne kadar olmuş, bundan sonra neden artar veya azalır,…gibi hususları analiz etmek amacıyla bu yazıyı yazıyorum. Son birkaç aylık hareketlere yoğunlaşmak yerine analiz periyodunu Ocak 2017’den itibaren ele aldım.

Yukarıdaki tabloda geçen yıl Ocak’tan başlayarak; enflasyon, kur ve Tüik’in 17.1 numaralı kağıt hamuru, kağıt ve mukavva endeksi var. Tablonun sağına, bir oluklu fabrikasının (gerçek verilerini) ortalama satış fiyatı, değişken maliyeti ile hammadde maliyetini de koyarak; endeks tablosu hazırladım:

Çok az ithal ham ve yardımcı madde kullanan bu fabrikanın, baz rakamları TL/ton’dur. Hammadde, oluklu mukavvayı kutuyu üretmek ve müşteriye göndermek üzere kullanılan tüm malzemelerdir. Kağıtlar, nişasta, kostik, boraks, mürekkep, lak/vernik, köpük kesici, tutkal, dikiş teli, streç film, palet, palet çemberi,…vb malzemelerin kullanımlarının (yani tutarlarının) üretim miktarına bölünmesiyle hesaplanır. Ortalama hesap edildiğinden, yeni girenler (eğer daha pahalıysa) rakamı yukarı iterken, stoktakiler aşağı indirir. Hesaplamaya esas olan kağıt maliyeti, kağıdın alış fiyatı, nakliyesi ve her türlü masrafı dahildir.

Fiyat, (KDV hariç) fatura edilen cironun, müşteriye gönderilen miktara bölünmesiyle bulunur.

Değişken maliyet ise yukarıdaki hammadde ile üretim ve yüklemede kullanılan her türlü enerji (elektrik, LNG, kömür, mazot,…) ile mamulün müşteriye nakliye maliyetinin toplamıdır. TL/ton şeklinde ifade etmek için üretim miktarına bölünmüştür. Değişken maliyet ile hammaddenin içinde personel, genel giderler (ofis, bilgisayar, iletişim, müşavirlik, seyahat,…) bakım onarım, faiz/finansman, banka masrafı, amortisman gibi kalemler yoktur.

Tablonun özeti şu şekildedir:

2017 yıl başından bu yana Tüik indeksi 101% artarken, şirketin hammadde maliyeti 108%, değişken maliyetleri 96% artarken; kutu fiyatı yalnızca 90% arttırılabilmiştir.

Şimdi indeks tablosunu çeşitli açılardan analiz edelim ve anlamaya çalışalım:

İlk grafiğe göre, Üfe ile Tüfe’nin ayrışması Kasım-2017’de başlıyor. Bu tarihten sonra belli ki üreticiler (yani bizler) artan maliyetleri sineye çekmişiz ve müşteriye yansıtamamışız. Ağustos enflasyon rakamlarına göre Üfe-Tüfe farkı 14 puandan fazla, yukarıdaki grafiğe göre iki yıllık kümülatif fark 16 puandan fazladır.

Bazı müşteriler, kağıt fiyatlarındaki artışı yalnızca kura bağlıymış gibi algılıyor. Bu doğru değildir. Tüik’in hazırladığı “kağıt hamuru, kağıt ve mukavva endeksi” düzenli olarak artarken sepet kur 2017 yılı başından Eylül sonuna dek düşüyor. (Dolar kurunun 2017 başındaki değeri ile 2018 Şubat sonu değerinin birbirine çok yakın olduğuna lütfen dikkat.) Buradan şu sonuçlar çıkarılabilir:

Kurların artışı, kağıt fiyatını arttıran ve/ya düşüren tek faktör değildir. Kağıt fiyatını arttıran çok başka kalemler vardır. Yazıyı genişletmemek için girmiyorum ama enerji ve atık kağıt fiyatı, kağıt fiyatını daha çok etkilemektedir. Üretim prosesinde kullanılan kimyasal maddelerin maliyetleri de önemlidir. Bununla beraber Temmuz’dan Ağustos’a kur zıplamasının Tüik 17.1’in eğimini dikleştirdiği de açıktır.

Peki Tüik 17.1 endeksi, oluklu fabrikasının maliyet artışını yeterince yansıtıyor mu?

Grafik çok açık. Tüik, oluklu fabrikasının hammadde maliyet artışlarının altında kalıyor. Çünkü kağıt dışındaki malzemelerde de ciddi artışlar var. Örneğin:

Mürekkepte analiz dönemindeki artış 66% iken, yalnızca 2018’in ilk 8 ayındaki artış 50%’dir. Eğer Eylül’ü de dikkate alırsak, artış 79%’a çıkıyor. Zira mürekkep üreticisi de (Grafik-1’deki gibi) davranıyor.

Beyaz tutkalda ise daha feci rakamlar var. Analiz döneminde artış 40% iken bu Eylül ayıyla birlikte 91% artış olacak.

Bir diğer önemli kalem nişastanın fiyatı € cinsinden sabit olduğu için kur kadar 45% artmış.

Hammadde, Tüik 17.1’den fazla artmış ama bakalım oluklu fabrikası bunu müşterisine ne kadar açıklamış?

Maalesef pek açıklayamamış. Hammadde maliyetindeki artış, açık ara fiyat artışından fazla görünüyor.

Peki, oluklu mukavva kutu fiyat artışının bir periyodu var mı?

Grafik-5’e göre, fiyat her 3-4 ayda bir doğru yere geliyor. Buradaki “doğru yer” fiyat artışının değişken maliyet artışından bir birim daha fazla olmasıdır. Trende bakarak, Eylül’de oluklu fabrikası değişken maliyetten zarar etmeye devam edecek ve Ekim’de fiyatı arttırmak zorunda kalacak demektir. Değişken maliyet sabit kalırsa, fiyat 7 puan arttığında doğru yere oturacaktır.

Bundan sonra ne olur?

Yeni Ekonomi Programına (YEP) göre Tüfe, 2018 sonunda 20,8% ve 2019 sonunda 15,9% olacaktır. Ağustos itibarıyla 17,9% olan Tüfe’nin bu yılın sonunda 20,8%’e çıkacağı bekleniyor. Yani maliyetler artmaya devam edecek.

YEP’e göre ortalama USD kuru bu yıl 4,9030 TL, 2019’da 5,5975 tahmin edilmiş. Kur tahminleri şaşarsa, enflasyon ve de maliyetler daha yüksek olacaktır.

Artan maliyetler, gecikerek de olsa kağıt ve kutu fiyatlarını arttırmaya devam edecektir. Çarşıda-pazarda fiyat artışından şikayet ederken, kutu ve kağıt fiyatlarındaki artışa itiraz edilmesini anlamak mümkün değildir.

Bazı üreticilerin, daralan talebe göre kendilerini ayarlayamayıp-yüksek miktarlarda üretime devam etme düşünceleri olabilir. Bunlar anlık, o güne/haftaya özgü fiyatlarda geri çekilmeler yaratabilir. Ama maliyetlerin artış trendi devam edecektir. Ta ki, enflasyonun belirli bir yerde oturduğu ve kurların artık stabil hale geldiği algısı yerleşene kadar fiyat artışlarından, ülke olarak kurtulmamız söz konusu değildir.

5 Ağustos 2018 Pazar

Virjin Kraft Takıntısı


Başlığa Kraft yazdım ama, virjin kağıt takıntısı yazsam daha doğru olacaktı. Yakın zamanda gittiğim bir yabancı ülkede, bir oluklu fabrikası sahibi satmak istediğimiz test linere “bunda selüloz yok” gibilerden bir ifade kullandı. Yani virjin kağıt takıntısında, ülke olarak yalnız değiliz. Sektörümüzde çok deneyimli bir büyüğümüzün, katıldığı toplantıda virjin kraftı destekler nitelikte konuştuğunu duyduğumda bu yazıyı yazmam gerektiğine kanaat getirdim.

Çeşitli ülkelerden ithal edilen Kraftlara damping vergisi konulunca, bizimki dahil pek çok kağıt fabrikası Kraft benzeri (Kraft top liner) kağıtları üretmeye başladı. Alternatif ürünlerin üretilmesi demek, daha az ithalat yapılması demektir. Kağıt sektörümüzün bu gayretini şiddetle destekliyorum. Ayrıca ülkemizde endüstriyel ormancılık yapılmadığından, orman varlıklarımızın sınırlı olmasından, selüloz üretiminin yetersiz olmasında da Kraft top liner ideal bir çözüm gibi görünüyor.

Buna karşılık sektör büyüğümüzün desteklediği kadar var mı? Kraft top liner acaba virjin krafta göre çok mu kötü? Kağıdın teknik özellikleri krafttan çok mu farklı? …gibi hususları Cepi (1) normlarına göre yorumlamaya çalışacağım.

Cepi’de Kraft liner denildiğinde kağıdın selülozdan yapılmış olması şarttır. Kraftı tanımlayan iki kriter olabileceği belirtilmektedir. Ya patlama indeksi ya da SCT indeksi. Kutu çökme dayanımı (BCT) icat edildikten sonra patlama testinin eskisi gibi önemi kalmamıştır. Büyük ve ağır malzemeleri taşıyan ambalajlarda patlamanın önemini yadsıyamam. Kraft üreticileri, herhalde patlamayı bir varlık nedeni olarak algılıyorlar.

Cepi’nin Kraft top liner için standardı yukarıdadır. Görüldüğü gibi indeks değerleri krafta göre düşüktür. Peki bizim üretip-adını SELkraft olarak verdiğimiz, Kraft top liner yukarıdaki skalaların neresindedir?
(SELkraft, kendi ürünümüz olduğundan onunla standartları kıyaslamamı lütfen mazur görün. Diğer üreticilerimizin de Kraft top liner ürünlerinin de SELkraft’a benzer sonuç vereceğinden eminim.)

SELkraft’ın garanti edilen değerleri aşağıdadır. Karşılaştırmayı yapmak için, patlama ve SCT indekslerini hesaplamak gerekir.

Patlama indeksinde patlama değeri / (gramaj/100) formülüyle hesaplanırken, SCT indeksinde 100 yerine 1000 kullanılmaktadır. Birimler farklı olduğunda bölenlerin de değişeceğine dikkat edilmelidir.

İndeks tablosuna göre SELkraft virjin krafttan daha iyi netice vermektedir. Tamamen selülozdan üretilmemiş de olsa Kraft top kağıtlar bu örnekte olduğu gibi virjin krafttan daha mukavim olabilir. Eğer amaç en ucuz şekilde, beklenen BCT’yi sağlayan kutuyu üretmekse; lütfen virjin kağıtları çok önemsemeyin. Evet Kraft top linerin yalnızca dış yüzünde selüloz vardır ama mukavemeti iyidir. Buradan her yere bu kağıtları kullanabilir sonucu da çıkmaz. Deniz aşırı gidecek bazı kutularda ve bardak su kutusu gibi (proses sırasında kutu ıslandığından), normal Kraft dahi yetmediğinden “wet strength” modeller ve hatta yüzeyine PE (polietilen) kaplı kağıt cinsleri geliştirilmiştir.

Peki gerçek Kraftlarda indeksler nasıl görünüyor? Aşağıdaki tabloyu, kuzey Avrupa’da birkaç fabrikasında Kraft (ve de selüloz) üreten bir şirketin web sayfasından aldım.

Yukarıda Kraft toplar için yaptığım indeks hesabını yaptığımda, şu sonuçları buldum:

Patlama indeksi gerçekten çok iyi, ama SCT için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Ülkemizde iyi kağıtlar yapılıyor. Varsın 100% selülozdan üretilmesin. Takıntıdan kurtulmalıyız.

Selüloz ve Kraft üretimi hakkında ilave bilgi olması amacıyla; Sappi’nin (2) selüloz ve Mondi’nin (3) torbalık Kraft üretimine ilişkin iki videoyu kaynaklara ekledim.



15 Temmuz 2018 Pazar

Oluklu Mukavva Kağıtları ile Oluklu Mukavva Ambalaj Sektörlerindeki Gelişmeler Üzerine

Önce Kahverengi Kağıda bakalım

Çin’in atık kağıttaki kontaminasyon oranını düşürmesi ve ABD ile AB’deki güçlü büyümeler nedeniyle, mevcut kağıt kapasitesi yetmiyor. 2017’de oluklu mukavva kağıdına olan talep (dünya toplamında) önceki yıla göre 3,5% artmış. 2018’de ise 2,9% artması bekleniyor.

Bazı Çinli kağıt üreticileri kontaminasyon oranını aşmak amacıyla, ABD’deki çalışmayan kağıt makinelerinde “pulp sheet” üretip-Çin’e ihraç etme yöntemine geçiyorlar. Bu şekilde kullanılabilecek kağıt makinelerinin (mevcutta durmuş veya kısa zamanda duracak olan) toplam kapasitesinin 2 milyon ton olduğu ama Çinlilere 5 milyon ton kapasite gerektiği hesaplanıyor.

2021 yılı sonuna dek ülkemizde ve Avrupa’da devreye girecek kağıt kapasitesi toplamı 5 milyon tonu geçecektir.

Dünyanın kalanında devreye girecek kapasiteler hakkında kesin bilgiye ulaşamadım. Yukarıda açıklanan hususlar dünyanın başka yerlerinde de yeni kağıt yatırımlarının olduğunu düşündürüyor.

Yeni girecek makinelerin çoğunluğu, gazete vb cinslerden oluklu mukavva kağıdına dönüştürülen makinelerdir. Böyle makinelerin, düşük gramajlı kağıt üretme ve ilk yatırım maliyetinin düşük olma avantajı varken; üretim kapasiteleri yenilerden azdır.

Sıfırdan dizayn edilen makinelerde kapasite rakamları 500 bin tondan başlamaktadır. Ülkemizde çalışan hatlardan yalnızca 3 tanesi 400 bin ton ve üzerindedir. Kalan 20 kadar kağıt makinesinin toplam üretimi, ancak bu üç makineye denktir.

Kağıt makinelerinin genişlikleri de artış eğilimindedir. Eski makineler 2,2-2,5 metre iken yeniler 7,5 metreden başlamaktadır. Yeni makinelerin 70-80 gr/m2 gibi düşük gramajları, yüksek verimle üretme imkanı vardır.

Kağıt gramajlarında düşme trendi devam etmektedir. Bu durum eski, düşük kapasiteli makinelerin ya kapanmaları veya başka cins kağıtlar (mesela gri karton) ya da PULP SHEET gibi üretimlere dönmeleri gerecektir.

Refahın bireylere yayılacağı beklentisini karşılayamayan globalleşme ömrünü tamamlamış görünüyor. Fakirlik ve gelir farklılıkları giderek arttığından, popülist liderler daha öne çıkıyor. Trump örneğinde olduğu gibi, seçimi kazanan popülist politikacılar yurt dışında üretim yapanları ülkelerine çağırıyor ve dış ticaret dengesizliklerini anti damping ve gümrük vergileriyle düzeltmeye çalışıyor.

Oluklu mukavva kağıtlarıyla ilgili (yakın zamanda) ülkemizde üç ayrı düzenleme yapıldı. Kraft liner kağıdına, ithalat yapılan ülkeye ve şirkete bağlı yüzde 10 ve 20 seviyesinde anti damping vergileri konmuşken; ABD’nin Türk çeliğine getirdiği sınırlamalara karşı da içinde selüloz ve kağıtların da olduğu listeye ilave 10% ithalat vergisi getirildi.

Bu sektörü etkileyecek bir diğer gelişme ise atık kağıt ihracatının serbest bırakılmasıdır. Türkiye geçen yıl 750 bin ton atık kağıt ithal etmiştir. Zaten dengesiz olan atık kağıt miktarı daha da bozulacaktır.

ABD’nin genişlemeci para politikasının bitmesiyle (AB ise gelecek yıl) kurlar ve faizler yükselecektir. Dolayısıyla içeride üretim yapmak, ithalattan daha cazip olacaktır.

Nihai tüketicinin daha güzel baskılar, çok renkli kutular talep etmesine paralel beyaz kağıtların (kuşeli ve kuşesiz beyaz test liner, beyaz Kraft liner vs) üretimi ve tüketimi artmaktadır. Raf ambalajlarında beyaz kağıtlar öne geçmektedir.


High graphics kutu makinelerinde, ofset baskıya iyice yaklaşma beklentisi double coated (iki kademe kuşeli) gibi beyaz kağıtların üretilmesine yol açmıştır. Bu türlü kaliteler kağıt üreticilerinin rakiplerinden farklılaşma gayretlerini de desteklemektedir. High performance, semi Kraft, top Kraft, imitasyon X,…gibi isimlendirilen kağıtları bu kapsamda düşünmek gerekir. Bunlar orijinali gibi olmasa da ona yakın mukavemet (veya baskı yüzeyi, parlaklık, beyazlık vs) sağlamayı daha düşük maliyetle garanti etmektedir. Ambalaj alıcısı adı nedeniyle şimdilik içine sindirememiş olsa da maliyet baskısı bu isimlerin piyasada standartlaştıracaktır.

Peki Oluklu Mukavva Sektöründe Neler Oluyor?

Birleşme ve satın almalarla sektördeki büyük oyuncu sayısı artacaktır. Avrupa’daki oluklu mukavva şirket büyüklükleri ABD’ye göre küçüktür ve çok sayıda aile şirketi bulunmaktadır. Şirket büyüklüğü ve sayısı bakımından ülkemiz Avrupa’nın çok gerisindedir.

Halka açık şirket sayısı ve bunların sektörü temsil etme oranı çok düşüktür. Halka açılmaların artması, faizlerin artmasına paralel olacaktır.

Oluklu hatlarında, kağıt makinelerine paralel genişlik artması bulunmaktadır. 2,8 metre yeni normal olmuş gibidir. 3,3 metre genişliğindeki oluklu makinelerinin sayısı da artmaktadır. Daha geniş oluklu hatları birim zamanda daha çok üretim anlamındadır.

2,8 m ve üzerindeki oluklu hatları, doğal olarak geniş yani yeni kağıt makinelerine (veya az sayıdaki 2,8-3,3 metre eski kağıt makinelerine) mecbur olacaktır. Ayrıca 2,8 m bobinlerin taşınmasına henüz kalıcı çözümler üretilememiştir. Dolayısıyla geniş oluklu hatlarının önü bir anlamda tedarik ve lojistik şartlarıyla kesilmiştir.

Hız artışı her türlü kağıt, oluklu ve kutu makinesinde görülmektedir. Her yeni makine bir öncekinden daha hızlı, daha otomatik ve daha pahalıdır. Hızı arttırmak için daha çok yatırım yapılması gerekmektedir. İşte burada faizlerin düşük,  kurların stabil ve ekonominin büyüme trendinde olması önemlidir.

Kutu makinelerindeki hız artışı, daha büyük siparişler (daha büyük parti büyüklüğü) gerektirirken; tersine parti büyüklükleri azalmaktadır. Bu durumda kutu makinesi daha çok ayar yapmak durumundadır. Ayar süresi yapılan bütün otomasyonlara rağmen 10 dakikanın altına inmiyor. Otomasyon olmasa (yani daha eski teknoloji kullanılsa) ayar 25-35 dakikadır. Bu zaman yeni teknoloji (daha çok para yatırma/bağlama) ile kutu üretimini levha işleyen atölyelere bırakma arasında karar vermek gerekmektedir.

Kutu üretiminde en önemli trend dijital baskıdır. Dijital baskı hem az adetli (istenirse 1 adet) kutu üretimine imkan vermekte hem de baskı kalitesi bakımından ofset, süper flexo gibi baskı kaliteleriyle boy ölçüşmektedir. Dijital baskının mevcuttaki ofset baskılarının en az yarısını ele geçirmesini bekliyorum. Azalan sipariş sayıları, dijital baskıyı desteklemektedir.



Şu an için çok/tek seferde basan, flexo/ofset mürekkep kullanan, hızlı/yavaş, baskı altına/üstüne ilave uygulamalar yapan çok sayıda dijital baskı makinesi bulunmaktadır. Makine üreticileri henüz hangi teknolojiyi geliştireceklerini bilemez durumdadır. Makineciler nereye gideceğini bilmediğinden, mürekkep konusuna fazla kafa yormuyorlar ve şimdilik dijital baskı mürekkebi çok pahalıdır.

Bu yıl dijitale yatırım yapanlar, büyük ihtimalle iki yıl içinde aldıkları makineleri kullanmamaya başlayacaktır. Çünkü yeni teknolojiyle dijital baskı üretmek daha ucuz olacaktır.


Bazı oluklu ve kutu makinesi üreticileri, dijital baskıyı çok ciddiye almaktadır. Preprint mantığıyla çalışan (yani bobine basan) dijital baskı makineleri varken, bir oluklu hattı üreticisi oluklu mukavva üretilirken (yani baskı yüzüne gelecek kağıda) dijital baskı yapmak üzere çalışmaktadır. Başarılırsa mevcut kutu makinelerinin her türlü baskı ünitesiyle, klişe üretim ekipmanları boşa çıkacaktır. Buna karşılık olukluya kombine hazırlama işlemi, baskı hazırlığını da kapsayan bir proses olacaktır.

Baskı güzelliği, daha ince ondüle formlarını gerektirdiğinden, T, D, S, R gibi isimlerle anılan B ile E arasındaki dalga cinsinin benzerleri çoğalacaktır. Düşük gramajlı kağıtlarla daha mukavim (daha yüksek BCT) olabilecek, tepe sayısı fazla C’den veya A’dan ince modellerin çıkmasını da bekliyorum.

Tüketiciye ulaşan ambalajların (raf ambalajı diyelim) daha da küçülmesi ve tek kullanımlık ebatlara inmesi kaçınılmaz görünüyor. Aç bitir ambalaj modelleri her türlü malzemede artacaktır.


Taşıma ambalajlarında ise geri alıp-yeniden kullanma ve mevcut ebatı büyütmek, mesela palet ebadında ve kamyon yüksekliğini maksimum kullanmak hem çevresel etkiler hem de maliyet baskısıyla gerçekleşecektir.

Drone teknolojisinin gelişmesi mevcut taşıma yöntemlerini etkileyecektir. Dronelar hem internet üzerinden satışları hem de tüketiciye çalışma saatleri dışında teslimatı kolaylaştıracaktır. Dronelar ayrıca küçük boyutlu ambalajları da desteklemektedir.


Kutu üretiminin daha robotik hale gelmesi kaçınılmazdır. Otomasyon, makine yerleşim alanını arttıracak, daha büyük sipariş lotları kolayca üretilecektir.

Maliyet tasarrufu, daha fonksiyonel kullanım, kişiye özel çözümler,…gibi motivasyonlar bliss gibi birkaç parçadan ve/ya farklı malzemelerden oluşan ambalaj modellerini çoğaltacaktır.


Gruplama ve tekrar paketleme işleri ile depolama ve taşıma proseslerinin kutu atölyeleriyle birleşmesi düşünülecektir.

Dünyadaki büyüme mevcut hızla devam ederse, yeni kurulan kapasiteler ancak ihtiyacı karşılayacaktır. Ambalaj tüketiminin artması, internet üzerinden satışların giderek artması, ambalajın içine giren ürün sayılarının azalmaya devam etmesi,…gibi faktörler hem oluklu mukavva hem de kahverengi kağıt tüketimini arttıracaktır.