18 Kasım 2023 Cumartesi

Kim, Ne Yapmalı?

Kahverengi kâğıt yatırımları sürüyor, yılbaşında, ilk çeyrekte, ikinci çeyrekte devreye girecek yeni tesisler var. Çeşitli sektör toplantılarında, doğal olarak bu konu konuşulmakla beraber net bir fazla kapasiteden çıkış planı yok. Görebildiğim kadarıyla; gerektiği kadar üretim kesintisi yaparız diyebilen patronlar/yöneticiler var, eski teknolojili olanlar dursun diyen hesap-kitap bilmeyen yöneticiler var ve iki seneye işler düzelir diyen iyimserler var. Bu yazıda aklım erdiğince konuları tüm yönleriyle ele almaya çalışacağım.

İlk 9 ay
Açıklanan SKSV verilerine göre ilk 9 aydaki oluklu mukavva kağıtları üretim, ithalat ve ihracat rakamları şöyle gerçekleşmiş:

2023 tam yıl nasıl biter?
Tahminlerimle birlikte rakamları yıllığa taşıdığımda;
Oluklu mukavva kağıdı üretiminin geçen yılın 370 bin ton kadar altında kalacağını, ithalatın yıllık 85 bin ton kadar artacağını, buna karşılık bobin ihracatının %50 azalacağını ön görüyorum. Depremin de etkisiyle kapasite kısıldığından, esasen bu sene oluklu mukavva kağıdının fazla kapasitesini görmemişiz. Bir başka deyişle henüz fragmanı seyrediyoruz.

Eski teknolojili olanlar kapatsın
2023 yıl ortası itibarıyla, kurulmuş ve çalışır durumda olan (depremden etkilenen makineler çalışıyor kabul edilmiştir) oluklu mukavva sektörüne hurda esaslı kağıt üretmek amacıyla 26 kağıt makinesi bulunmaktadır. Bunlardan kapasitesi 100 bin tonun üzerindeki 10 makinenin toplam kapasitesi 3,1 milyon tonu aşmaktadır ve ülkemizin ihtiyacına fazlasıyla yetmektedir. (Esasen 10 makine bütün ülkeye yetip-artıyor ama 26 makine var ve 5-6 makine ise kuruluş aşamasında.) 2023 yıl ortasında montajı süren beş makinenin toplam kapasitesi ise 2 milyon tonu aşmaktadır.
Kapasitesi 100 bin tonun altında olan makine sayısı 16’dır ve kapasitelerinin toplamı bir milyon ton civarındadır. Yani 16 makinenin hepsi kapatılsa dahi oluklu mukavva kağıdı sektöründeki kapasite fazlalığına çare olmayacağı açıktır.

Kapasite kesintisi
Peki çare ne? Çare kapasite kesintisidir. 2023’de deprem nedeniyle zorunlu veya planlı yapılmış (yıl bitmediğine göre daha da yapılacak) duruşlarla kabaca 350-400 bin tonluk kesintinin gelecek yıl (2 milyon tonluk kapasitenin ancak yarısının devreye gireceği varsayımıyla) bir milyon tona kadar çıkması mümkündür.

Esas sorun finansman
Kapasite kesintisi şirketlere büyük bir finansal yük getirecektir. Finansal yük dolayısıyla bazı eski teknolojili makinelerin kapatmayı düşünülmesi mümkün olsa da esasen bu makinelerin ürettiği malı kime satacağı düğümü çözecektir. Entegre olanların işi nispeten daha kolaydır. Ürettiği kağıdı tamamen açık pazarda satmaya çalışacak şirketlerin durumu daha zor olacaktır.
Öte yandan kağıttaki arz/talep dengesi varken, kağıt üreticileri vadeli satış yapmamayı tercih eder ve müşterinin kendi evrakını kabul etmezlerdi. Halbuki kapasite dengesi bozulunca mecburen prensiplerinden esnemek zorunda kalacaklardır. Zaten Avrupalı rakipleri ülkemizdeki alıcılara çoktan açık hesap kağıt vermeye başladılar. İçerdeki üreticiler da yurt dışına uyacak ve finansman giderleri daha da artacaktır.

Fiyat düşmek satışları arttırır mı?
Talep düşük olduğu (ve olacağı) için fiyatın düşmesi kağıt satışını arttırmaz. Nitekim Avrupalılar kağıt fiyatının pratikte önümüzdeki üç yıl boyunca değişmeyeceğini öngörüyor. (1) 2023 son çeyreğinde 475 € kabul edilen TL2 fiyatı 2024, 2025 ve 2026’da sırasıyla 490, 493 ve 491 € olacağı tahmin edilmiş. Fiyatın büyük değişiklik göstermeyecek olması talep düşüklüğü ve kapasite ilavelerine bağlanıyor.
Yurt dışında kağıt fiyatı böyle tahmin edildiğine göre bizde de € bazında büyük değişiklik beklememek gerekir. Ülkemizdeki fiyat € bazında artarsa, ithal kağıt cenneti oluruz. Aynı yazıda oluklu fiyatlarında da benzeri bir hareket beklenmektedir.

İhracat yapalım
İlk 9 ayda kağıt ihracatı yarı yarıya azalmış. Para otoritesi şu veya bu nedenle TL’nin değer kaybına izin vermiyor, yani kur nedeniyle ihracat şansı sıfır. Yurt dışı pazarlarda da bizdeki kadar olmasa da kağıt kapasitesi ilaveleri ihracat yapmamızı engellediği gibi ithalatı arttırıyor. Ayrıca yine bizdeki kadar çok yüksek olmasa da oralarda da enflasyon var ve tüketicilerin reel harcanabilir gelirleri düşmüş durumda. Tüketici reelde geliri azaldığı için daha az para harcayabiliyor dolayısıyla ambalaj tüketimi de kağıt talebi de azalıyor. Özetle yeni bir pandemi veya benzeri önemli bir durum ortaya çıkmadıkça kağıt ihracatı hayal.

Bu zor durumdan çıkmak için
  • Önce bizi bu duruma getiren Ankara’nın her önüne gelene kağıt ve/ya ambalaj teşviki vermekten hemen vaz geçmesi gerekiyor. Yalnız fazla kapasite değil, nihai tüketicilerin değişen beklentileri, sürdürebilirlik kaygıları, iklim değişikliği ve çevre konuları da kişi başına ambalaj dolayısıyla kağıt tüketimini azaltacak. Sektörün içinde bulunduğu bu durumdan kaç yılda çıkabileceği hesaplanmalıdır. Sektör mensupları ile ilgili devlet daireleri ortak bir plan üzerinde mutabık kalmalıdır. Bu plana göre, süren yatırımların ötelenmesi, teşvik kapsamında olan yatırımlara yeniden bakılması, durum düzelene kadar sektöre finansal destek verilmesi ve hatta ihracatı teşvik veya ithalatı zorlaştırma  gibi hususlar ortak ve işbirliği içinde değerlendirilmelidir. Eğer sektöre finansal destek verilecekse, bu yalnızca belli grupları değil sektörün bütününü kapsamalıdır. Almanya’nın bütün kağıt sektörüne elektrik desteği iyi bir örnektir.
  • Hurda, kağıt ve ambalajla ilgili dernekler “şu kadar büyüdük, acayip iyiyiz” türünden geçmişteki konuları şov amaçlı böbürlenmeyi bırakıp-önümüzdeki sıkıntıları her ortamda dile getirmelidir.
  • Sektör oyuncuları “eski kapasiteler kapatsın” gibi hesaba dayanmayan söylemler yerine gelecek iki-üç yıl nakit akışını nasıl sürdüreceklerini makul mantıklı planlamalıdır. Hazır 2024 planları/bütçeleri yapılırken bu konu oldukça önemlidir.

Yararlanılan kaynak
(1) Paper Packaging Monitor Europe, 27 Eylül 2023, www.risiinfo.com 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder