Vergi tebliği yayınlandığında bunun geçici
olacağını düşünmüş idim. Ancak daha sonra, ABD’nin bazı Türk mallarına (çelik
boru sanırım) benzeri vergi getirdiğini ve kraft kağıdındaki verginin bunun
karşılığı olduğu dedikodularını işittim. Verginin kısa sürede kalkacağı
düşüncesinden vaz geçtim. Bu düşüncemi kuvvetlendiren husus, (çelik borudan çok
daha sonra) ABD’nin yassı çelik ürünlerde, Türkiye ile yedi ayrı ülkeden
ithalatları incelemeye almış olmasıdır.
Resme biraz daha dışarıdan bakmaya
çalışırsak, Amerikan dolarının değerlenmeye başlayacak (FED’in faiz kararı)
olması ve €/$ paritesinin düşecek olması gibi nedenler ABD ihracatını olumsuz
etkileyecek ve hatta Avrupa’dan ABD’ye ihracatı hızlandıracaktır. Bu durum,
ABD’nin bazı başka sektörlerde de (çeliktekine benzer) önlemler almasını
getirecektir. ABD önlemlerinin resmi kota ve vergilerden başka, Rusya’ya karşı
petrol fiyatını düşürme, Almanya’ya karşı VW emisyon problemi,…gibi daha büyük
kurgularında olabileceğini düşünmemek hata olacaktır.
Konumuza dönersek, KL’ye getirilen vergiler sektörümüzde şu etkileri yaratacaktır:
Ülkemizin toplam KL kullanımı (sektörün
kullandığı tüm kağıtların yüzdesi olarak) 17% civarındadır ve 365 bin ton (2014
tahminimizdir) kadardır. Kullanım oranı gereğinden fazla yüksektir, yeni vergi
ile (sektör olarak doğru oynarsak) oranın 10%’un altına gelmesi mümkündür.
Oyka, vergiden avantaj sağlamak istiyorsa;
hızla yatırım yaparak hem kağıt kalitesini hem de miktarını arttırabilirse,
Pazar payını arttırabilecektir. Aksi durumda mevcut kağıt kalitesi ile gerçek
kraftlara alternatif olması söz konusu değildir. Ve (aşağıda açıklamaya
çalışacağım) TL1 üreticilerinin ekmeğine yağ sürmüş olacaktır.
Rusya, Avustralya, Brezilya gibi kağıt
üreticileri hiçbir şey yapmadan, vergiden avantaj sağlayacaktır. Öyle ki
bunlarda bir kısmı, Oyka ile daha kolay rekabet etmek için tek katlı (single
ply) ve yüzeyi yeterince düzeltilmemiş ürünler piyasaya sürmüş durumdadır. Yani
mevcut ürün kalitelerini düşürerek; Oyka’ya daha yakın kalitede kraft üretmeyi
denemektedirler.
ABD’li üreticilerin, varsa ABD dışındaki
fabrikalarının siparişleri ile ABD’deki fabrikalarının siparişlerini
değiştirmesi büyük ihtimaldir. Bunu yapabilecek olan çok sınırlı sayıdaki
üretici, vergiden hemen hiç etkilenmeyecektir.
Bazı “uyanık” kağıt tüccarlarının,
Akdeniz’de bir yerlerde depo kurarak; vergi kapsamındaki ABD kraftını, bir
başka ülkenin üretimi imiş gibi ülkemize satması çok kolaydır.
Hurda esaslı kağıt üreticilerimizin
XXXkraft adı ile ürettikleri (XXX yerine Sim, Mod,…vb dilediğiniz isimleri koyabilirsiniz), test
liner 1 (TL1) kalitesindeki ürünün tüketimi artacaktır. TL1’in yaygınlaşması
hem oluklu mukavva sektörü açısından hem de ülkemiz açısından bir şans
olacaktır.
Konulan verginin kaldırılması için Omüd’de
başlatılan çalışma, bize göre gereksiz ve faydasızdır. Bunun yerine TL1’i
müşterilere tanıtmak ve TL1 üreticilerine kalite arttırmak için bastırmak daha
mantıklıdır.
Ülkemizde Ekim 2015 itibarı ile oluklu
mukavva kağıdı üretmek üzere 23 kağıt makinesi çalışmaktadır. Bunlardan
yalnızca (en yeni olan) 4 tanesi 100 bin ton/yıl ve üzerinde üretim
yapabilmektedir. Diğerleri maalesef 25 ila 80 bin ton/yıl üretim yapabilen eski
teknolojilerdir ki bunlardan biri 1932’de ülkemize ilk kurulan makinedir.
Eski makinelerin bir yerden sonra, 400 bin
tonluk yeni makineler ile rekabet şansı olmayacağına göre; bunları daha yüksek
katma değerli yeni ürünlere göre yapılandırmaya başlanmalıdır. TL1’de bu kapsama
girmektedir.
2013 yılı itibarı ile ülkemizde kullanılan
kağıdın ancak 47%’si geri kazanılmaktadır. İthal krafta konulan vergi ile
uğraşmak yerine, kullanılmış kağıdın (ve hatta tüm ambalaj malzemelerinin) geri
kazanma oranını arttırmaya çalışmak çok daha hayırlı olacaktır.
Özetle, Amerikalı kraft üreticileri için
bir dezavantaj olsa da kraft vergisi ülkemiz için çok faydalı ve hayırlıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder