3 Mart 2014 Pazartesi

Sektörümüz ve dış ticaret açığı

Ülkemizin 2013 dış ticaret rakamları belli oldu. İthalat 251,7 milyar USD iken ihracat 151,9 milyar USD olarak gerçekleşti. İhracatın, ithalatı karşılama oranı giderek düşerken; farkında olmadan oluklu mukavva sektörü bu olumsuzluğa katkıda bulunuyor.
İhracatı yapılamayan ürün grubu
Uzun mesafeler taşınması, ekonomik olmayan oluklu mukavva ambalajın ihracat şansı çok sınırlıdır. Ürün cinsi olarak emek yoğun pizza kutusu ile İrlanda gibi fiyatların yüksek olduğu ülkelere ancak ihracat yapılabilmektedir.

2012 yılına ilişkin Omüd raporuna göre, sektörün ihracatı 24.090 tondur. Omüd üyesi olmayan şirketleri de dikkate aldığımızda, 30-35 bin tonluk (ortalamayı 33.000 ton kabul edelim)  oluklu mukavva ambalaj ihracatı yapıldığını tahmin ediyorum. Bunun parasal karşılığı ise (tahminen) 31 milyon USD’dir.

Aynı dönemde, sektörümüzün kullandığı ithal kağıtlar ise, 343 bin ton KL, 49 bin ton WTKL ve 189 bin ton NSSC’dir. (Yurt içinde üretilen KL ile yurt dışından ithal edilen beyaz TL’i dikkate almıyorum.) Omüd kağıt fiyat tablolarına göre, ithal kağıt fiyatları sırası ile 692, 933 ve 671 USD’dir. Yani ithalat toplamı 410 milyon USD’dir. Bu haliyle ihracatın ithalatı karşılama oranı 8%’den daha düşüktür. Dışa bağımlı olduğumuz klişe ve kalıp malzemesi, yarı bağımlı olduğumuz nişasta ve mürekkebi de eklediğimizde oran daha da kötüleşecektir. Tahminimce, dış ticaret açığının büyümesine oransal olarak en katkıcı sektörlerden biriyizdir. Krafttan, mürekkebe adı geçen ham ve yardımcı maddelerden en çok para ödeneni, kuşkusuz KL’dir.
Eskiden KL üretiyorken, neden vaz geçtik?
Bana göre, tek bir nedeni var: Politikacılar.
Seka hayatta iken, Omüd yönetim kurulu olarak, İzmit’teki Seka genel müdürlüğüne gidip-fiyat pazarlığı yapar idik. En az üç Seka genel müdüründen, o anki hükümetin, orman köylüsünün oyu uğruna, Seka’yı ağacı piyasaya göre daha pahalıya satın almaya zorladığını işittim. İki ay kadar önce, Oyka’yı ziyaret ettiğimde, durumun halen aynı olduğunu anladım. Seka gibi, bir dev müessese politikacılar sayesinde, zarar ettiğinden özelleştirildi ve yok oldu. KL üreten tek tesis olan Oyka, bakalım “orman köylüsünün oylarına” ne kadar süre katlanabilecek. Bence bir süre sonra, Oyka, selülozu üretmek yerine ithal etme yoluna gider.
Politikacıların, Seka’ya yaptıkları ikinci kötülük ise, çalışan sayısının arttırmalarıdır. Yine Seka toplantıları sırasında, odacı, çaycı, şoför, yazıcı gibi çok sayıda fazladan çalışan görür idim. Seka fabrikaları da bundan farklı değildi. Oy uğruna devlet kuruluşlarına doldurulan çalışanlar, normal durumda verimli olan çalışma düzenini bozmakla kalmıyor, maliyeti arttırıyor, motivasyonu düşürüyorlar. İşletme zarar ettiği için, bir süre sonra özelleştirilme kararı alınıyor ve yılların birikimi üç kuruşa elden çıkarılmış oluyor.

Ne yapılmalı idi?
IMF, Dünya bankası gibi kurumların her seferinde tekrarladığı, yapısal reformlar gerekiyor. Artık iş işten geçti ama, aşağıda sıralanan aksiyonlar alınmış olsa idi, oluklu mukavva sektörünün yarattığı dış ticaret açığı daha düşük olabilirdi:

·         İsveç’te olduğu gibi ormanlar, özelleştirilmeli ve şirket gibi çalıştırılmalı idi.
·         Otomasyon yatırımları ile (kısa zamanda) en az 95%’i işsiz kalacak bile olsa, orman köylüleri, orman şirketlerinin personeli olmalı idi.
·         Seka, piyasadan (gerekirse ithalat) uygun bulduğu yerden ağacı almalı idi.
·         Devlet kuruluşları (yani Seka) özerk olmalıydı ki, politikacılar “arpalık” olarak kullanmasınlar.
Bunların hiç biri yapılmadığından, yılda 250 milyon USD kadar KL ithal etmeye devam edeceğiz. Oluklu mukavva sektörü büyürken, KL ithalatı da artacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder