Kaynakların ilk sırasında linkten indirilebilecek olan
e-kitap sürdürebilirlik amacıyla plastiğe karşı konulan kuralları ve bu
konudaki gayretleri özetlemiş:
“Plastik kullanımını azaltma, yenilenebilir veya yeniden kullanılabilir alternatiflere geçmeyi tetikleyen esas faktör son yıllarda artarak yapılan yasal düzenlemelerdir. Bunların önemli bir kısmı tek kullanımlık plastiklerin (içecek pipetleri, kahve kaşıkları, plastik şişe/tabak/bardaklar, kaplar ve alışveriş torbaları) kullanımının azaltılmasına yönelik hedefler konulmasıdır. T
ek kullanımlık plastiklerin azaltılmasıyla plastik kirliliğinin
önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Polietilen alışveriş torbalarının yasaklanmasıyla
başlanılan yolda pek çok tek kullanımlık plastiğin yasaklanmasına gidilmiştir.
Avrupa Birliği (AB) ve Birleşik Krallık (UK) bu konuda öncülük etmiştir. UK’de
tek kullanımlık plastiklerin nihai tüketicilere satışı yasaklanırken, AB geri
dönüşümden elde edilmemiş plastik ambalaja 0,8 €/kg vergi getirmiştir.
Çin,
2020’den itibaren bazı tek kullanımlık plastik ürünleri yasaklamıştır. ABD’de
ise halen 23 eyalette plastik torbalar ile bazı şehirlerde plastik pipetler
yasaklanmıştır.
Plastik atıklar ve çevre kirliliğinin artması tüketicilerin bilincini arttırmıştır. Perakende zincirleri ve global markalar bu konulara duyarsız kalmamış ve kendilerine plastik kullanımını azaltma hedefleri koymuştur.” (1)
Plastik atıklar ve çevre kirliliğinin artması tüketicilerin bilincini arttırmıştır. Perakende zincirleri ve global markalar bu konulara duyarsız kalmamış ve kendilerine plastik kullanımını azaltma hedefleri koymuştur.” (1)
Sosyal medyanın markalar üzerindeki etkisi tartışılmaz.
Kaynaklardaki ikinci linkte turşu kutularının, sosyal medyadan gelen
eleştirilere bağlı olarak nasıl soldaki modelden sağdakine dönüştürüldüğü
anlatılıyor. (2)
Yazıya göre pandemi döneminde hem sosyal medya kullanımı hem de internetten alışveriş pik yapmış. Tüketiciler satın aldıkları ürünün kendisinde veya gelen ambalajda bir sorun varsa bunu daha kolay dile getirmişler.
Yazıya göre pandemi döneminde hem sosyal medya kullanımı hem de internetten alışveriş pik yapmış. Tüketiciler satın aldıkları ürünün kendisinde veya gelen ambalajda bir sorun varsa bunu daha kolay dile getirmişler.
Esasen sosyal medyadan ses verme 2006’ya kadar uzanıyormuş. Online
alışverişten gelen paketin içindeki boşluklar veya fazladan ambalaj malzemesini
gösteren kutudan çıkarma (Instagram’daki #unboxing) videolarının sayısı 6
milyon imiş.
Unboxing eleştirilerini dikkate alan Amazon, toplam gönderilerinin %11’ni doğrudan orijinal ambalajında göndermeye başlamış. (3) Tedarikçiden gelen ambalajları teste tabi tuttuklarında ancak %80’inin hiçbir şey yapmadan gönderilebileceğini görmüşler.
Bu ayın başında yayınlanan “Which Major Companies Are Switching to Paper Alternatives?” başlıklı yazı (4) ise kağıt esaslı ambalaja geçiş yapan global şirketlerden örnekler veriyor:
Amazon balonlu naylon dolgu malzemesi yerine geri dönüştürülmüş kağıt dolgu malzemesine geçmiş. Kuzey Amerika’daki gönderilerinin %95’inde balonlu naylon benzeri dolgu maddelerinden kurtulmuş.
Pladis plastik olan kraker kutularını oluklu mukavvaya döndürerek yılda 373 ton karbondioksit salınımını azaltmış. Bu yazıyı uzatmamak için gösterilen örnekleri tek tek vermiyorum. Ambalaj ve inovasyon kelimeleri bir araya gelince kağıt esaslı ambalaj bir zorunluluk haline geliyor.
Kağıt esaslı ambalaj çözümüne geçmek, mevcut plastik veya başka malzemenin kullanıldığı ambalajınıza göre daha pahalı olacaktır. Eğer sürdürebilirliği ciddiye alıyorsanız, para harcamalısınız.
Kaynaklar:
(1)https://www.resourcewise.com/resources/ebooks/plastic-replacements-driving-sustainability-trends
https://www.packagingdive.com/news/social-listening-packaging-consumer-feedback-grillos-pickles/720484/?utm_source=Sailthru&utm_medium=email&utm_campaign=Issue:%202024-07-08%20Packaging%20Dive%20%5Bissue:63677%5D&utm_term=Packaging%20Dive